Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
10 Kasım 1978 yılında Karadeniz Ereğli’de doğdum. Sırasıyla Dikmen İlkokulu, Karadeniz Ereğli Lisesi ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okudum. Henüz 2. sınıf öğrencisiyken Fanatik Basket Gazetesi’nde çalışmaya başladım ve bugüne kadar hep basketbol medyasının içinde yer aldım. Daha sonra Fanatik Gazetesi ve ardından Milliyet Gazetesi’nde basketbol muhabirliği, editörlüğü ve sonunda da yazarlığına başladım. Ayrıca 6. Adam, NBA Türkiye gibi dergilerin kurucuları arasında yer aldım. Şimdi de hem gazetedeki görevlerimi sürdürmekte, hem de TRT Spor’da 3 Adım, Radyo Spor’da da Boyalı Alan programlarında yorumcu olarak bulunmaktayım. Ayrıca ‘nesine. com’da basketbol ekibinin başında yer alıyorum. Sponsorluklar ile basketbolu nasıl daha yaygın hale getirebiliriz konusunun mücadelesini veriyorum. Bunun için, paneller düzenliyor, Anadolu’daki basketbol severlerle bir araya gelerek, farklı etkinliklere katılıyorum.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Anne-babamı ve ağabeyim Avukat Mesut Avcı’nın çocukları Çağan ve Ceren’i görmek için ziyaretleri mümkün olduğunca sık yapmaya çalışıyorum. Son olarak da bir ay önce geldim sanırım. Çok güzel bir sahilimizin ve balık restaurantlarımız olduğunu düşünüyorum. Hatta şu anda Fenerbahçe basketbol takımının kaptanlığını yapan bir dönem de Erdemirspor’da forma giyen Melih Mahmutoğlu ile ilk fırsatta Ereğli’ye gelip, balık yeme planımız var.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
‘Hergele Meydanı’nı. Gençliğimizin en çılgın dönemlerinde gün boyu tur atar, yine de bıkmazdık. Bir de sakinliğini özledim. Sahildeki eğlenceden, koşturmacadan 2-3 dakikada uzaklaşıp, evinize gidebiliyorsunuz. Şimdi aynı tadı verir mi bilmiyorum ama çocukluğumuzda Erdemir plajına gidip, saatlerce suyun içinde kalıp, ardından yediğimiz pidenin tadını da unutamam. Biz çok yorulup acıktığımız için mi o kadar güzel geliyordu hala bilmiyorum.
Şimdi aynı tadı verir mi bilmiyorum ama çocukluğumuzda Erdemir plajına gidip, saatlerce suyun içinde kalıp, ardından yediğimiz pidenin tadını da unutamam.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Üniversite sınavına hazırlık için gittiğimiz dershanede güzel bir ekip olmuş, çok güzel arkadaşlıklar kurmuştuk. Geceleri ders çalışırken birbirimize sürekli radyodan istek şarkılar armağan ederdik. Adımıza VKY demiştik. Sürekli VKY grubuna şarkılar istenince, bir anda herkes kim bunlar, ne anlama geliyor diye sorar olmuştu. O hep bizim aramızda kaldı. Bir de Erdemirspor, basketbolda Birinci Lig’e çıktığında ilk maça gelmiştim. Basketbol oynadığımız o salonda Erdemirspor-Fenerbahçe maçını izlemek benim için paha biçilmez bir mutluluktu.
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Genellikle kızımla vakit geçiririm, basketbol, tenis oynarım ya da basketbol camiasından dostlarla buluşurum. Özellikle Türk Basketbolu’nun kaderini değiştiren isim Aydın Örs benim aile büyüğüm gibidir; sık sık buluşup yemek yeriz, saatlerce sohbet ederiz. Her hafta farklı dostlarla masamızdaki tabaklar bazen çoğalır, bazen azalır. Ama Örs gibi bir ustanın anlattıkları, aldığım hayat dersleri olarak hafızama kazınır.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Ailemle vakit geçirmek. Çok yoğun bir çalışma temposunun içinde bulunduğum için iş dışında daha sakin yaşamayı istiyorum. Basketbol sporunun büyüdüğünü görmek de benim için ayrıca bir mutluluk. Bir de Ereğli’ye çok yakıştığını, ancak yanlış yönetimler nedeniyle kapandığını düşündüğüm basketbol takımı yeniden kurulursa, bu da beni mutlu edecektir.