Özge Kayhan Özen – Diyetisyen
Son dönem yaşadığımız değişik düzende, yeni normalimizde önemli olan şeyin sağlık olduğunu öğrendik, öğrettik, hala öğreniyoruz. Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre sağlık; ‘’Sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir’’. Bu tanımı göz önünde bulundurduğumuzda sağlığı bütüncül olarak ele almamız gerektiğini savunuyorum. Tarladan çatala kadar geçen sürecin bizi nasıl etkilediği, kronik hastalıkların her geçen gün sayılarının artması, çevresel faktörlerin kötü sonuçları iyilik halinin geriye gidişini hızlandırmaktadır. Beslenme, alışkanlıklarımız, hareketsiz yaşamımız, çevresel toksisite, ağırlıklı kapalı ortamda bulunma, stres kronik hastalıkların giderek artmasına neden olmaktadır. 2020 itibariyle Türkiye’de 500 bin kanser hastası, 7.5 milyon diyabetli, 4 milyon böbrek hastası, %30’u aşan kısırlık bulunuyor, ayrıca obezitede Dünya 8.si ve Avrupa 1.siyiz. Toplumun üçte ikisi kronik inflamatuar bir hastalık nedeniyle rahatsızlık yaşıyor. 10 çocuktan 1 i; 5 yetişkinden 1 i psikolojik olarak rahatsızlık yaşamaktadır.
Bugünkü sağlık sistemimizin sıkıntıları arasında;
- Hastalara yeterli zamanı ayıramıyoruz ve gereken ilgiyi gösteremiyoruz.
- Aşırı uzmanlaşmanın özendirilmesi nedeniyle, geniş bakış açısına sahip teşhis doktorların sayısı çok az. Herkes kendi uzmanı olduğu organ ya da sistem çerçevesinden bakıp bir tedavi planlıyor.
- Kılavuzlar ve kanıta dayalı tıp mantığı ile hekimlik bir sanattan olmaktan çıkmış durumda belli laboratuvar ve radyoloji bulgularına karşılık gelen hastalıklar ve onlara denk gelen tedaviler uygulanıyor.
- ‘Hastalık yoktur hasta vardır’ büyük ölçüde lafta kalıyor. Tedaviler kişilerin genetik ve metabolik özelliklerine göre kişiselleştirilmiyor. Tedavilerimiz kişiye özel yapılmıyor. En iyi ihtimal ile hastanın başka hastalıklarına ve kullandığı diğer ilaçlara göre bir ayarlama yapılıyor.
- Ağırlıklı olarak kronik hastalıklarda semptomatik tedaviler ile hastalık yönetimi yapılıyor, tam bir iyileşme genellikle mümkün olmuyor.
- Hastalıkların altta yatan psikolojik, genetik, çevresel etmenler ile ilgilenilmiyor.
Kişiye bütüncül olarak yaklaşan fonksiyonel tıp semptom gösteren hastalıkların kök nedenlerini araştırmaktadır. Hastalıkların arka planındaki fonksiyonel bozuklukları ortaya çıkarmaya ve tedavi etmeye çalışır. Fonksiyonel tıp; çok net bilimsel veriler ile daha bütünsel ve kişiye özel bir tıbbın çok daha iyi bir tıp yaklaşımı olabileceğini göstermiştir. Diyetisyen olarak yapacağımız, iyileştirebileceğimiz çok durum var.
Tüm hastalıklar bağırsakta başlar. Bağırsak hasta ise vücudun geri kalanı da hastadır. Bu söz Hipokrat tarafından 19.yy da söylenmiş; hala geçerliliğini koruyor ve tedavi planlarında bize yol gösterici oluyor.
Beslenme, egzersiz, stres kontrolü ve bağışıklık durumu birbirinden ayrılamaz konulardır. Hayatınızdaki yüksek yoğunluklu stresi azaltmadan tam anlamıyla sağlıklı olmanız mümkün değildir. Alerji, Astım, Otizm, Hepatit, Çölyak, Chron hastalığı, Depresyon, Dermatit, Egzema, Tip 1 Diyabet ve bunun gibi sayabileceğimiz daha pek çok otoimmün hastalık yaşam tarzı değişikliği, beslenme düzeniniz ile değişebilecek sonuçlar getirir. Diyetisyenlerin genellikle uğraştığı konular arasında olan obezite bir otoimmün hastalık sonucudur aslında. Yani obezite bir sebep değil bir sonuçtur. Altta yatan farklı sorunlar, bağırsak problemleri çok muhtemeldir. Kronik stresten müthiş etkilenir. Kortizol hormonu stres hormonudur ve yüksek derecede salgılandığında vücuda yağ hücrelerini tut emri verir. Çoğumuzun muzdarip olduğu haşimato hastalığı, geçirgen bağırsak sendromu, laktoz intoleransı, glüten hassasiyeti başta kilo ile ilgili semptomlar gösterse de altta yatan neden bağırsak sağlığımızdır. Bugün biz diyetisyenler fonksiyonel besinler ile çalışıp hem kök nedenleri iyileştirmek hem optimal sağlık ve kilo kontrolü sağlamak amacıyla çalışmalıyız.
Standart tıp uygulamasında derisindeki döküntü için dermatolojiye, otoimmun tiroiditi için endokrinolojiye ve inflamatuar barsak hastalığı için gastroenteroloğa başvuracak olan hasta 3 farklı uzmandan kendi branşlarına özel olarak farklı tetkik istemleri ve farklı reçeteler alacaktır. Fonksiyonel tıp farklı bölgelerde bulgu verdiği için ayrı ayrı incelenen bu hastalıkların altta yatan ortak fonksiyonel bozuklukları ortaya çıkarmak için ileri testler uygular ve fonksiyonları destekleyecek şekilde tedaviler planlar. Tüm testler ve detaylı olarak alınan anemnez neticesinde fonksiyonel tıp uzmanı kontrolünde önerilen eliminasyon diyeti, egzersiz ve besin destekleri, o hastalık ile ilgili uzman hekimin standart tedavisi ile beraber uygulandığında kronik inflamatuar hastalıklarda tedaviye çok önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.
İyilik hareketimize ortak olun ; sağlığımızı şekillendirelim..