Av. Doğan Can Ergül – Yurtseven Hukuk Bürosu
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de hayatın her alanını etkilemiş ve etkilemeye de devam eden korona virüs, hukukun hemen her alanında bir takım olağanüstü düzenlemelere sebebiyet verdiği gibi, bu düzenlemelerden belki de en kapsamlı olanlar iş hukukunda, işçi ile işveren ilişkilerinde yerini bulmuştur.
Öncelikle, 17 Nisan 2020 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7244 sayılı kanun ile İş Kanunu’na geçici 10. Madde eklenmiş, söz konusu eklenen kanun maddesi uyarınca İş Kanunu kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın iş ve hizmet sözleşmeleri, 17 Nisan 2020 tarihinden itibaren 3 ay süreyle işveren tarafından feshedilmesi yasaklanmıştır. Söz konusu fesih yasağına üç istisna getirilmiş, bunlardan ilk ikisi, belirli süre ile imzalanan iş sözleşmelerinde sürenin ve işin sona ermesi durumu ve iş yerinin kapanması durumudur.
Üçüncü ve uygulamada en çok rastlanılan istisna ise, İş Kanunu’nun 25/2 maddesinde düzenlenen işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına uymama ve benzer durumları düzenleyen hallerdir. Söz konusu madde fıkrasında genel olarak, işçinin tazminatsız olarak iş sözleşmesinin feshedildiği durumlardan işçinin genel olarak kastı veya ağır kusuruyla işverene verdiği zararlar, ayrıca kendisine verilen görevleri ısrarla yerine getirmeme, işçinin devamsızlıkta bulunması gibi durumların düzenlendiğini söyleyebiliriz.
Fesih yasağına aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası verilecektir. Fesih yasağı tabii olarak uygulamada birçok soru işaretlerini de beraberinde getirmiştir. Söz konusu fesih yasaklarına rağmen işverenlerin iş sözleşmelerini feshetmeleri durumunda veya uygulamada çokça rastlanıldığı üzere, yukarıdaki bentlerde sayılan haller kadar ağır olmasa da işçinin en ufak kusurlarında dahi fesih yasağının önüne geçebilmek için İş Kanunu madde 25/2’ye dayanılarak iş sözleşmeleri feshedilmesi gibi durumlarda işçinin bunlara karşı hangi haklara sahip olacağı, işe iade davası açılıp açılamayacağı gibi birçok soru halen doktrinde tartışılmaya devam eden bir konudur. Bunun yanında konunun henüz yeni olması sebebiyle de bu konularda Yargıtay dairelerine intikal etmiş ve karar verilmiş bir örnek de bulunmamaktadır.
Fakat yine de, doktrinde bu konudaki hakim görüş işçinin fesih yasağına rağmen iş sözleşmesinin sonlandırılması durumlarında işçinin işe iade davası açabileceği yönündedir. Hatta Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı’nın da dahil olduğu bir grubun sahip olduğu görüşe göre ise, kanun maddesi açıkça iş sözleşmesinin feshedilmesini yasakladığına göre, bu yasağa rağmen yapılan fesihlerde işçi yalnızca işe iade davası açmaya değil, aynı zamanda haksız fesih sebebiyle mahrum kaldığı ücretleri de tahsil edebilecektir.
İş Kanunu geçici madde 10 ile getirilen bir yeni düzenleme de, söz konusu fesih yasağı ile birlikte bu durumdan işverenlerin de mağdur olmalarını önlemek adına getirilmiş olan zorunlu ücretsiz izne çıkarma hakkıdır. İşveren tarafından her ne kadar belirttiğimiz istisnalar haricinde iş sözleşmesini feshedemezse de, işçiyi ücretsiz izne çıkarabilecek, bu durum ise işçiye iş sözleşmesini feshetmesi açısından haklı sebep teşkil etmeyecektir.
Peki, zorunlu olarak işveren tarafından ücretsiz izne çıkarılan ve bu durumda işverenden herhangi bir ücret de talep edemeyen işçinin durumu ne olacaktır? İşte yukarıda belirttiğimiz 17 Nisan 2020 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 7244 sayılı torba yasa ile getirilen bir başka düzenleme bu duruma düzenleme getirmiştir.
Söz konusu torba yasa ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici madde 24 kapsamında aşağıda sayılan işçilere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 39,24 TL nakdi ücret desteği verilmesi düzenlenmiştir:
(1) 17 Nisan 2020 tarihi itibariyle bir iş sözleşmesi bulunmakla birlikte işveren tarafından Zorunlu Ücretsiz İzne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ve
(2) 15 Mart 2020 tarihinden sonra İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 51 inci maddesi kapsamında iş sözleşmesi feshedilen ve aynı kanunun diğer hükümlerine göre işsizlik ödeneğinden yararlanamayan işçiler.
Söz konusu nakdi ücret desteği, işçilerin ücretsiz izinde bulundukları veya işsiz kaldıkları süre boyunca verilecektir. Bununla birlikte söz konusu durum da fesih yasağı ile paralel bir düzenleme olması sebebiyle yine fesih yasağının ortadan kalktığı tarihe kadar geçerli olacaktır. Ayrıca, ücret desteğinden yararlanabilmenin bir diğer koşulu ise, işçinin herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almıyor olması da gerekmektedir.
Son olarak değineceğimiz husus ise; işverenlerce yapılacak kısa çalışma ödeneğine başvurulara ilişkindir. Pandemi süreci başlamadan önce de mevcut olan ve işverenin bir takım zorlayıcı haller sebebiyle işyerini geçici süre ile kapatması veya faaliyetlerini belli oranda azaltması hallerinde söz konusu olan kısa çalışma ödeneği kapsamına, covid-19 nedeniyle faaliyetleri duran veya azalan iş yerleri de alınmış ve covid-19 nedeniyle işveren tarafından yapılan kısa çalışma ödeneği başvurularında, SGK tarafından bir ön denetime gerek olmaksızın yalnızca işverenin beyanları doğrultusunda ödemelerin yapılması kararlaştırılmıştır. Şayet eğer işverenin hatalı bilgi ve belge verdiği daha sonra tespit edilecek olursa, yapılan fazla ve yersiz ödemelerin yasal faizi ile işverenden tahsil edileceği düzenlenmiştir.