Alper Demir – TED Kdz. Ereğli Koleji İlkokul Müdür Yardımcısı
“Yaşam nedir?” diye sorsam sizlere; herkese göre değişir tanımı elbet. Bana göre tek bir nefes, kimine göre doğduğu – muz tarih ile yaşamımızın son bulacağı tarih arasında başımıza gelen şeylerin tamamı.
Aslında Yaşam; anlarımızdan ve tercihlerimizden oluşan bir bütündür. Şu an sizlere sakin kalıp bir düşünün desem. Bunu bile zor başarır haldeyiz. Zihnimiz hep meşgul. Yaşamımız o kadar süratli ki zihnimiz bize yetişemez durumda. Yani hızlandırılmış ve ritmi kaçmış yaşamlarımız var bizim. Tabi isteseniz de istemeseniz de bazı duygularımızı kaybetmeye başladık. Artık hayal kurmuyoruz. Kurduğumuz hayal iyi bir iş, iyi bir ev, iyi bir araba. Başka hayallerimiz yok bizim. Tabi bizden de çocuklarımıza geçiyor bu. Çevremize yabancılaştık. Sahip olduklarımızla mutlu olmayı ve yaşlanmayı çoktan unuttuk.
Konuşmayı tercih eder olduk, dinlemenin yerine. Halbuki dinlemek beynimize sinyaller gönderir, konuşmak değil. Farkında mısınız artık hiçbir şeye tahammülümüz yok. Sabrımız kalmadı hiçbir şeye. Para ayırmayı çocuklarımıza kaliteli zaman ayırmaya tercih eder olduk. Ve kaybettiklerimizden ötürü yaşamı değerli kılan evlatlarımıza, canlarımıza da duygularımız eksik geçiyor. İstemesek de gergin oluyoruz. Bu gerginliklerimizle, onların olumsuz davranışlarına odaklanıyoruz. Halbuki gergin olduğumuz anlarda odaklarımızı çeksek üzerlerinden. Bir başarabilsek. Çocuklarımıza hem yakın hem sakin olamaz hale geldik. Onlara sürekli olumsuz telkinlerde bulunur olduk. Sürekli komutlar veriyoruz. Akıl veriyoruz. Ancak şunu unutmamalı: İnsan beyni akıl verilmesini kabullenmez hele ki – me, – ma eki içeren olumsuz telkinleri hiç. Koşma, yapma, gitme gibi..
Özetle başarılı nesiller istiyoruz. Ama öncelikle kendimizi hiç tartmıyor, ne kadar mutlu olduğumuza hiç odaklan – mıyoruz. Çocuklar bizden duyduklarını değil, yaptıklarımızı dikkate alırlar. Sakın unutmayın! Çocuğum çok zeki olsun diyoruz. Hiç masal anlatmıyoruz. Onları cevaba, nete ve nota odaklı büyütüyoruz. 99 aldığında mutlu olmayan çocuklarımız var artık bizim. Başarıyı 2 rakamdan 3 rakama geçmek olduğunu zanneden. Farklı düşünebilen, yaratıcı hayal kurma becerisi yüksek, birlikte karar veren başta mutlu bireyler olarak yetiştirmeyi amaç edinmeliyiz. Çünkü bugün bildiklerimiz 10 yıl sonra bildik – lerimizin yanında küçücük bir parçadır gerçeğini kabul ederek çocuklarımızın “Merak” etmesini sağlamalıyız. Çocukların öğrenmeye açık olmalarını istiyorsak lütfen yaşamınızda virgülleriniz (duraklarınız) olsun. Odağınız çocuklarınız değil, siz olun. Her şeyden ama her şeyden önemlisi onların canı sağ olsun.