Kaynak: Hikmet Yıldırım
Sülalenin Amasra’ daki dönemi hakkında çok fazla bilgi yok Bu sülaleden Halil Ağa, 18.yy.ın sonlarında Amasra Ayanlığı yapmış. Sülalenin büyük bir kısmı 19.yy. başlarında Amasra’dan Ereğli’ye göç etmişler. Soyadı Kanunu çıkınca (1934) Orta Asya’daki Oğuz Boyundan geldiklerini düşündükleri için OĞUZ soyadını almışlar.
Ereğli’ye göç ettikten sonra Ereğli’nin nüfuzlu ailelerinden biri haline gelmişler. 19.yy. başlarında Ereğli Ayanlığı yapan ALİ MOLLA bu sülaledendir. Ancak Ali Molla’nın soyağacındaki yerini kesin olarak belirlemek mümkün olmadı. Büyük bir ihtimalle Amasra Ayanı Halil Ağa’nın yeğenlerinden biri olan Ali Molla 1820’ye kadar Ereğli Ayanı olarak görev yapmış. (Ayan; 17. ve 18.yy.’ da Osmanlı Devleti’nde merkezi otoritenin bozulmasına paralel olarak ortaya çıkan yerel otoriteler. Ayanlar, sonraları devletin resmi yöneticileri arasına da girmişler ). Ancak dönemin Osmanlı Padişahı 2. Mahmut (1808-1839) merkezi otoriteyi güçlendirmeye önem verip ayanlarla mücadeleye girişince Ali Molla da devletle ters düşen ayanlar arasına katılmış. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya sığınmış ve uzun yıllar Mısır’da yaşamış ve orada ölmüş. Mezarı halen Kahire’de El Ezher Üniversitesi’nin mezarlığında imiş.
Ali Molla hayırsever bir insanmış. Adaylığı döneminde Ereğli’nin imarı için çalışmış.Çarşı içine bir cami (Ali Molla Camisi) ve yanına da bir hamam (Şehir Hamamı) yaptırmış. Caminin yanına masraflarını karşılasın diye on iki adet kira getiren dükkan yaptırmış. Cumhuriyet döneminde devlet yeniden yapılanmış ve Vakıflar İdaresi kurulmuş . Böylece Ali Molla Camisi Vakıflar İdaresine , hamam ve dükkanlar ise belediyeye geçmiş. Şehir Hamamı son yıllara kadar kullanılmış. Günümüzde hamam kullanılamadığı gibi bakımsızlıktan yıkılmak üzeredir. Ailenin Halil Ağa ve Ali Molla dışında tarihi hakkında az da olsa bilgiler bulunan diğer büyüğü ise İbrahim Ağa’ dır. Halil Ağa’ nın oğullarından biri olan ve daha çok ticaretle uğraşan İbrahim Ağa ‘nın hanımı Zekiye’nin kökeni Osmanlı sarayına dayanırmış. Zekiye Hanım’ın babası Tevfik Paşa, Türk Tevfik Paşa diye bilinirmiş ve Osmanlı sarayında önemli bir görevi varmış. Babasının adı Hacı İsmail’ miş. Türk Tevfik Paşa 19.yy. başlarında Isparta ve Kütahya valiliklerinde bulunmuş. İbrahim Ağa’nın iki oğlu, iki kızı olmuş. Büyük oğlu Ali Rıza Efendi 1858’de Ereğli’ de doğup,1940’da Ereğli’de ölmüş. Ali Rıza Efendi Ereğli Kuva-yı Milliye Teşkilatının kurucularından imiş.
Milli mücadele başlarken arkadaşlarıyla beraber Atatürk’e ilk bağlılık telgrafını çekenlerdenmiş (1919 yılı sonları). Ereğli yerel yönetimi yakın geçmişte onun ve arkadaşlarının büstlerini Ereğli İnönü Parkına güzel bir kaide üstüne yerleştirmiş. Ali Rıza Efendi ticaret ile uğraşırmış. Komşularımız Rusya, Romanyave Bulgaristan’la kıyı ticareti yaparmış. O zaman denizlerimizde motorlu gemi olmadığından yelkenli gemilerle bu işi yaparmış. Ali Rıza Efendi politika ile de ilgilenmiş. İttihat ve Terakki Partisinin Kdz. Ereğli’deki kurucuları arasında yer almış. Bu amaçla Bolu mebusu Koca Mithat’la birlikte çalışmış.
Ali Rıza Efendi bir süre de Armutçuk’ta taşkömürü ocaklarının işletmesini üstlenen Fransız – İtalyan ortak şirketinin kasadarı olarak çalışmış. Öldüğünde geride iyi bir ticarethane , iyi bir isim bırakmış.
Ali Rıza Efendi’ nin eşi Ayşe Melek Hanım’dan üç kızı iki oğlu olmuş, küçük oğlu Mehmet Tevfik 1902’de doğmuş ve ağabeyi Halil Rıfat ‘la (1889-1949) ticarethanenin başına geçmişler.Ali Rıza Efendi’nin büyük kızı Ferihan, Kozlu’da Mustafa Tanyeri ile evlenmiş. Ortanca kızı Münire ise Hilmi Sönmez ile evlenmiş. Hilmi Sönmez ünlü armatörlerden imiş. Çocukları Zeki ve Ziya Sönmez günümüzde de Türkiye’nin sayılı armatörleri arasındadır.
İki kardeş ticaretle olan uğraşıları yanında 1940’lı yıllarda Ereğli’de ilk defa 40 tonluk dizel motorlu bir tekne yaptırmışlar. Bu tekne Ereğli – Zonguldak ve Ereğli – İstanbul arasında çalışırmış. Hem yolcu hem de yük taşımacılığı yapmışlar. Ereğli’den Zonguldak’ a sebze, İstanbul’a çilek, yumurta, ceviz, süpürge götürerek satarlarmış. Bu saydıklarımız o tarihte Ereğli’de ihtiyaçtan daha fazla üretilirmiş. Ve özellikle İstanbul’a satılan en önemli ürünler bunlarmış.
İki kardeş 1945 yılından sonra bir süre politika ile de ilgilenmişler. Demokrat Parti’ nin kuruluşundan sonra bu partinin Ereğli şubesinin açılışında rol oynamış ve gerekli finans desteğini sağlamışlar.
Görsel Açıklamaları:
Ali Rıza Efendi’nin kurduğu mağaza Ereğli’nin ilk mağazalarındanmış. Sonradan Ali Rıza Efendi’nin oğulları Halil Rıfat ve Mehmet Tevfik tarafından işletilen bu mağazada un , kantariye (her türlü hırdavat satımı) ve manifatura ticareti yapılırmış. Yukarıda ticarethanenin mektup başlığı. Bir yanı Fransızca ,diğer yanı Osmanlıca yazılmış.
Mehmet Tevfik (Oğuz) yukarıdaki fotoğrafta 14 yaşında (1916),aşağıdakinde ise 16 . Her iki fotoğraf da İstanbul’ da çekilmiş
Tevfik babasının arzusuyla İstanbul’a okumaya gitmiş. Babası Robert Kolej’de okumasını istemiş. Ancak 1.Dünya Savaşı ve sonrası gelişmeler bu arzunun gerçekleşmesini önlemiş. M.Tevfik okulunu tamamlayamadan Ereğli’ye dönmek zorunda kalmış.
YukarıdaAli Rıza Efendi’ nin küçük oğlu Mehmet Tevfik Oğuz geçliğinde (1920’lerin başı) – önde solda – arkadaşlarıyla (1902-1993)
Bu resimde ise M. Tevfik Çocuk Esirgeme Kurumunun kuruluşunda büyük bağış yaptığı için tabur komutanı Osman Göl’den hizmet madalyasını alırken. (1935)
Tevfik Kaptan’ın büyük kızı ve Mehmet Tevfik Efendi’ nin Hanımı Fatma Nigar bu fotoğrafı evlenmeden hemen önce çektirmiş. (1927)
Mehmet Tevfik Bey 1928 yılında Fatma Nigar Hanım’ la evlenmiş. Nigar Hanım’ ın babası olan Tevfik Kaptan aslen Arnavut kökenli imiş ve Kasımpaşalı’ymış. Görevi gereği bulunduğu Kdz.Ereğli’de Ayşe Servet Hanım’la evlenmiş. Ayşe Servet Hanım Ereğli’nin köklü ailelerinden İcarlar’ ın kızı imiş. Mehmet Tevfik Bey’in eşi Nigar Hanım’ın babası olan Tevfik Kaptan, Akçakoca ve Ereğli’de liman başkanlığı yapmıştır. Kaptan o yıllarda bugünkü deniz binbaşısı rütbesinin karşılığı imiş.
Tevfik Kaptan’ın Ayşe Servet Hanım’dan Nigar Hanım dışında iki oğlu bir de kızı olmuş. Oğulları Razi Bey ve Niyazi Bey 1. Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesinde şehit düşmüşler. Tevfik Kaptan’ın diğer kızı Müzeyyen ise Hilmi Kaptan ile evlenmiş.Hilmi Kaptan 1930’lu yıllarda Ereğli’ nin ünlü işadamlarından Mehmet Çelikel’in Florya adlı gemisinin kaptanı imiş.
Mehmet Tevfik Oğuz hoş sohbet insan olup onunla yapılan sohbetlerde, Kurtuluş Savaşı tarihimizde önemli yeri olan şanlı Alemdar ( bu gemi o yıllarda Kuva-yı Milliyeciler tarafından ele geçirilip Ereğli’ye getirilmiş ve Ereğli açıklarında Fransız gemileri ile savaşmış , bazı gemiciler de yaralanmışlar. Alemdar olayı diye tarihimize geçen bu olay Kurtuluş Savaşındaki ilk ve son deniz savaşı sayılırmış) gemimizin düşman gemileri önünde Ereğli Limanına girişini birçok Ereğlili gibi sahilden izlediklerini ve mavzerle düşman gemilerine nasıl ateş ettiklerini büyük bir heyecanla anlatırmış. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mehmet Tevfik 17- 18 yaşlarında imiş.
Mehmet Tevfik Oğuz Bey 1993 yılında 91 yaşında Ereğli’de vefat etmiş. Üç oğlu ve üç kızı olmuş. En büyük çocuğu Aşinadil Hanım 1929’da doğmuş ve halen ailenin en yaşlı kişisidir. En küçük çocuğu ise 1950 doğumlu Rıfat’tır.
Orhan Oğuz üniversite eğitimini ailevi sebeplerle tamamlayamadan askere gitmiş. 1959-1960’ta yedek subay askerliğini Tuzla’da yapmış. Askerliğinin sona ermesine 15 gün kala 27 Mayıs İhtilali gerçekleşmiş ve askerliği bir ay uzamış. Askerliğini tamamladıktan sonra Ereğli’ye gelmiş ve babasının yanında ticaretle uğraşmaya başlamış. 1964’te kendi işini kurmuş. İş Bankası Ereğli Şubesinin karşısında Petrol Ofisi bayiliğine başlamış. Daha sonra 1980’lerde Kışla Mahallesindeki şimdiki yerine taşınmış. Yani 39 yıldır aynı işi yapıyormuş. Defalarca en fazla vergi veren işadamı olması sebebiyle plaketle ödüllendirilmiş. Bu müddet zarfında sosyal faaliyetlerde de bulunmuş. Spor Kulüpleri yönetiminde bulunmuş ve zaman zaman başkanlığını yapmış.(Yenimahalle ve Göztepe Spor Kulüpleri Başkanlığı) Orhan Oğuz eğitime de hizmette bulunmayı ilke edinmiş. Birçok eğitim kurumunun açılmasında ve yapılmasında aktif olarak görev almış ve ilçenin eğitim alanında gelişmesine katkı sağlamış.1980 -1981 öğretim yılında Orta ve Lise kısmı kapanan Türk Eğitim Derneği’nin ve TED Koleji’nin Ereğli’de yeniden faaliyete geçmesi için arkadaşlarıyla beraber büyük uğraş vermiş.1986’ da TED adını yeniden kullanılabilmesi için TED Genel Merkezinin onayını almayı başarmışlar ve aynı yıl Kdz.Ereğli Ted Koleji Orta Kısmı şimdi düğün salonu olarak kullanılan mekanda eğitim – öğretime başlamış. O sırada Orhan Oğuz TED Derneği Kdz Ereğli Şubesi Başkanı imiş. Orhan Oğuz Bey halen birçok muhtaç durumda öğrenciye burs vererek özellikle kız öğrencilere yardımcı olmaya devam etmektedir.
1986 – 1987 senesinde Ereğlimizin Okulu olmayan mahallesi Bağlık’ta Orhan Oğuz İlkokulunu inşa ettirip Milli Eğitime devretmiş. İlköğretimin sekiz yıla çıkmasıyla ve bulunduğu mahallenin gelişmesiyle İlkokul ihtiyaca cevap veremez hale gelmiş ve 2001 yılında sekiz ay gibi kısa bir sürede okulun bahçesine çok daha modern bir ilköğretim okulu yapılmış ve adı “Nurdan ve Orhan Oğuz İlköğretim Okulu” olarak değiştirilmiştir.
Orhan Oğuz’un eşi Nurdan Hanım, bugün de eczacılık görevini sürdürdüğü yıllarda görev aldığı hayır işleri gerçekleştirilen kurumlara hizmet etmeye devam ediyordur. Soroptimist Derneği’nin kurucu başkanlığını yapmıştır. Yanda Nurdan Oğuz bir Soroptimist etkinliğinde konuşma yaparken görünüyor.