Uzun süre belli bir üslup üzerine hareket eden insanların, birdenbire değişmeleri ve eski tavırlarının tersini yapmaları çok zordur. Bu deyim böyleleri hakkında söylenir.
Divan şairlerinin önemlilerinden sayılabilecek Tokatlı Ebubekir Kani Efendi (ö.1792), gençliğinde hacegan sınıfına dahil olup devlet hizmetinde görev almıştır. Kırk yaşına kadar Tokat Mevlevihanesinde hizmet gören Kani, Hekimoğlu Ali Paşa’nın Trabzon Valiliğinden dönüşünde onun maiyetine girip İstanbul’a gelerek divan katipliğine atanmış, paşanın sadrazamlıktan ayrılması üzerine de Silistre Valiliğine gönderilen bir zatın divan katibi olarak Rumeli’ne geçmiştir. Nesirdeki (düz yazı) başarısıyla bilinen Kani, hoşsohbet, latifeyi seven, biraz da hicve meyilli bir yaratılışa sahipti. Şathiyat ile Hırrename’si, bu alandaki başarısına delildir. Latifeciliği ölüm döşeğinde de sürecek kadar ileri olan Kani, ‘’Ben Fatiha dilencisi değilim, mezar taşıma Fatiha yazmayın!’’ diye bir nükte söylemiş, ölümünden sonra mezarını yaptıranlar da bunu bir vasiyet gibi uygulayıp şakasına karşılık vermişlerdir. Şimdi Eyüp Sultan Mezarlığı’nda bulunan kabrinin şahidesinde Fatiha ibaresi yoktur. Kani, Silistre’deyken Voyvoda Alexander’ ın yanında özel sekreter olarak da hizmet etmiş ve o sıralarda genç bir Rum dilberine gönlünü kaptırmış. Yaşı elliye yaklaşan Kani’nin aşkı da o derece olgun çıkmış ve güzel kız da onu sevmiş.Ne var ki kız, bir papaz sülalesinden gelmekte ve tutucu bir hayat yaşamaktadır. Kani, dillere destan olan aşkını mutlu sona erdirmek için kıza evlenme teklifi ederse nafile, kızın ailesinden zinhar olmaz cevabını alırlar. Aşkları bu sefer acıya dönüşür. Sonunda kızın aklına bir çare gelir; Kanı’nin Hıristiyan olması. Bu çare üzerine, kızın babası evlenmelerine razı olur ve bir gün Voyvodo’yı ziyarete gittiğinde konu açılır, Kani Bey’i yanlarına çağırırlar. Papaz efendi teklifi yapar:
-Kani Bey, bir şartla kızımı sana vereceğim, hemen şimdi dinini değiştirip Hristiyan olursan!..
Kani Bey’in zihninde şimşekler çakar. O yörelerde sıkça kullanılan Yani adını hatırlayarak der ki:
-Yapmayın papaz efendi, kırk yıllık Kani, hiç olur mu Yani?!