İki aylık aramız süresince teknoloji anlamında önemli atılımların yapıldığını söyleyebiliriz. Tabii şu an bahsedeceğimiz konuda şu ana kadar da pek çok çalışma yapılmakta ve ürünler piyasaya sürülmekteydi ama toplumun; yaşanılan dünyada günlük kullanıma hitap etmeyen cihazları almaya veya bu teknolojileri kullanmaya çok ilgisi olmadığı için; bu ve benzeri teknolojilerden haberdar değildi. Geçtiğimiz iki ay içerisindeyse dünyanın her ucunda adı bilinen, o lider şirketler anlaşılan bu teknolojiyi kullanmaya ve tüketici kitle ile tanıştırmaya karar vermişler. Hatta sırf bunun için cihazlarına yeni yardımcı işlemciler eklemişler. Çıkart artık ağzındaki baklayı diyorsanız hemen söyleyeyim bahsettiğim teknoloji ilk temelleri 1990 yılında Thomas Caudell tarafından atılan İngilizce “Augmented Reality” olarak da bilinen “Artırılmış Gerçeklik”. Bazen ise onu “AR” veya “AG” sembolleriyle görebilirsiniz.
Şu ana kadar karşımıza dergilerde hem dergi okurken hem de dergi üstünde video izlemek, üç boyutlu şekillendirmeleri incelemek gibi işlevlerle çıkan bu teknoloji artık gündelik hayata daha fazla indirgeniyor ve basitleştiriliyor. Örneğin evinize yeni bir eşya almak istiyorsunuz ama uyum sağlayacak mı öğrenmek istiyorsunuz artık tek yapmanız gereken telefonunuzu açıp sanal ürününüzü gerçek dünyanıza yerleştirmek, bu kadar basit. Aynı zamanda canınız sıkıldığında gerçek dünyadaki sanal ortamlarda oyunlar da oynayabilirsiniz:D Yoksa yakında kendimizi sanal dünyalarda mı bulacağız? Fikirlerinizi bizimle e-mail üzerinden paylaşabilir; örnek bir videoya ve bu teknolojiyle ilgili uygulama linklerine sayfadaki karekoddan ulaşabilirsiniz.
Yeni satışa sunulan teknolojilerden bahsederken, otonom sürüş yeniliklerini anlatmazsak olmaz. Bu ay sonunda Türkiye’dekiler de dahil olmak üzere Volvo ve Mercedes araçlarında otonom teknolojiler kullanmaya başlamasıyla birlikte sektörde insansız geleceğe doğru giden yol kısalmaya başladı. Peki gelelim Fransızca kökenli bu “otonom” kavramına. Cihazların insan kontrolü olmadan kendi ölçümlerini yaparak kararlarını verebilmesi temeline dayanan ve “sürücüsüz” anlamında da kullanılan bu sözcük, şimdilik otomobil piyasasında belli durumlarla sınırlandırılmış durumda. Bu sınırlandırmalar size yalnızca kendi kendine düz yolda gitme, şerit değiştirme ve park etme gibi imkanlar sunarken gelecekte insan faktörünü tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Hatta Tesla gibi otomobil üreticileri geleceğe yönelik atılımlar yaparak, araçlarını ileride güncellenerek tamamen otonom hale gelebilecek şekilde niteliklendiriyor. Sürüşü hissetmek isteyenler bu konuda ne düşünecek bilinmez ama trafiğin daha olumlu yönleneceği bir gerçek. Düşünsenize araçlar yayalara yol veriyor, kazaları engelliyor, siste veya karanlıkta sizden bir adım önde görüyor. Bu arada bütün bunların hatta hayatların yazılımlara bağlı olduğunu da unutmamak gerekiyor.