Filiz Deniz – Eğitimci
Günümüzde; gergin, hiperaktif, dikkati dağınık, öfkeli, sosyal iletişimde zorlukları olan, televizyon, telefon veya tablet bağımlısı, zamanının çoğunu kapalı mekanlarda geçiren bir jenerasyonla karşı karşıyayız. Hatta günümüzde bu sonuçlar “doğa yoksunluğu sendromu” ifadesiyle yorumlanmakta. Doğa; çocukların ihtiyacı olan ve duyularının hepsini kullanabildikleri ortamlardır. Bu ortamlarda onlar daha kolay, kalıcı ve hızlı öğrenebilmektedirler. Çocukların parklara, sokaklara, ormanlara, bahçelere ihtiyacı vardır.
Orman Okulları; Almanya, Danimarka, İngiltere, İsviçre ve en çok da Finlandiya’da yaygın olan ve ülkemizde daha yeni yeni keşfedilen bir alternatif eğitim yaklaşımıdır. Almanya’da şu anda 1000’in üzerinde orman anaokulu bulunuyor. Avrupa ülkelerinde de bu okulların popülerliği artıyor. Ülkemizde bu uygulama yeni yeni yaygınlaşmakta olup, genelde eğitimler atölye eğitimi şeklindedir. Ereğli’de bu uygulamalara; çalıştığım kurumda 10 öğrencimle başladım. Fazlası olması durumunda bir orman okulu eğitimi almış öğretmene ihtiyaç duyuyorum. Sizlere kısaca bu alternatif eğitim yaklaşımından bahsetmek için bir orman etkinliğinde neler yaptığımızı anlatmak isterim:
Çocuklar ve ebeveynler dışarıda yapılan bu aktivitelerin sıklıkla ıslanmak, kirlenmek, sıcak veya soğukta kalmak gibi sonuçları olabileceğinin farkındadırlar. Uygun kıyafet seçimi bir gerekliliktir ve her bir çocuk için yedek kıyafet her zaman hazırda bulundurulur. Temel ilke basittir: Kötü hava diye bir şey yoktur, sadece kötü kıyafetler vardır! Öğrencilerimin kıyafetlerini temin ettikten ve uygulama yapacağımız alanın kontrolünü yaptıktan sonra orman yürüyüşü ile başlıyoruz. Bu yürüyüşte zaman zaman belirli kuralarda koyuyoruz. Yürüyüşümüzün ardından geldiğimiz ormanda yapılandırılmamış etkinlikle (serbest oyun) devam ediyoruz. Tamamen doğayla çevrili, duvarsız, sınıfsız bir ortam; çocukların yeni şeyler öğrenmesini ve hayal güçlerini serbestçe kullanmalarını sağlıyor. Açık havada her şey ellerinin altında olduğu için öğrenme daha doğal yollardan gerçekleşiyor. Çocuklar yapmak istedikleri şeyin ne olduğuna kendileri karar veriyor ve bu da özgüvenlerinin gelişmesini sağlıyor. Orman; çocuklara hayal güçlerinin gelişimi için sınırsız olanaklar sunuyor. Bir sopayı önce sihirli bir değnek gibi kullanabiliyor sonra aynı sopayı bir karıştırıcıya dönüştürebiliyorlar. Ağaçlara tırmanıp, özgürce bağırabiliyorlar, yaprak yığınlarından kaydırak yapabiliyorlar. Daha sonra çember oluşturarak evden getirdiğimiz atıştırmalıkları yiyerek sohbet etkinliği yapıyoruz. Zaman zaman hikaye okuma, fen etkinliği, matematik etkinliği gibi yapılandırılmış bir etkinlikle devam ediyoruz.
Orman Okulları; Almanya, Danimarka, İngiltere, İsviçre ve en çok da Finlandiya’da yaygın olan ve ülkemizde daha yeni yeni keşfedilen bir alternatif eğitim yaklaşımıdır. Almanya’da şu anda 1000’in üzerinde orman anaokulu bulunuyor.
Orman anaokulu, akademik kazanımlara çok vurgu yapmaz. Bunun yerine çocuğun bilişsel, sosyal, duygusal ve yaratıcı gelişimini bir bütün olarak ele alan dengeli bir eğitim programı tercih edilir. Orman Anaokulu modeli; ilgi odaklı programı, sorgulamaya dayalı öğretme tarzı, sosyal ve duygusal gelişime verdiği önem sayesinde çocuğa hayat boyu lazım olacak beceriler kazandırır. Bu model sayesinde, daha iyi bir problem çözme becerisi ve daha yüksek seviyede eleştirel düşünce gelişir. Çocuklara, problemi NASIL çözecekleri öğretilir, cevabın NE olduğu değil. Bu da yaratıcılığı artırır, çocuğu risk almaya teşvik eder ve bunun sonucunda da çocuk akran iletişimi daha iyi olur, duygusal olarak daha dirençli olur, daha az gerilim ve hayal kırıklığı yaşar ve daha sabırlı bir çocuk olur. Öğrencilerimle yaptığım ilk 3 uygulamada çocuklar doğayı tanıdı, değişiklikleri fark etti, uyum sağladı. Uygulamaların devamında çocuklar artık risklerin ve tehlikelerin farkına varmayı öğrendiler. Örneğin; çamurlu sulu bir yere sopayla derinliğini ölçerek girilebilir mi girilemez mi diye kontrol ederek çamurlu suya girip girmeyeceğine karar veriyorlar.
Çocukların ormanda geçirdikleri zaman çocukların tüm alanlarında destekleyici bir rol oynar. Fiziksel, sosyal ve dil becerilerinin gelişmesinde doğal çevrenin ve açık alanın pozitif etkisi bulunmaktadır. Orman Anaokulu; çocuklar için açık alanda tırmanma, koşma, sallanma, hoplama, zıplama gibi sınırsız fiziksel aktivite imkanı sunmakla beraber değişen mevsimlerle birlikte her gün merak, keşfetme, anlama ve yeni şeyler öğrenme için gerekli alt yapıyı sunar. Çocuklar sahip oldukları özgürlük ile kendi özgüvenini kazanmakta ve aynı zamanda doğaya saygı duymayı kendi davranışları ile deneyimlemektedir. Çocuklarda doğa bilinci oluşur. Erken çocukluk dönemi için doğa eğitimi aslında çok basittir ve sadece çocuğun doğa ile temas etmesi gerekmektedir. Bu temasların devamlılığı sonucunda çocuk doğa ile tanışır ve zamanla doğanın kuralları olduğunu algılar. ,Kendini doğanın bir parçası olarak tanımlar. Bu sistem çocukları yaşam alanındaki gelişimlerini ve sağlıklarını olumsuz etkileyen etkenlerden uzak tutar.
Çocuğun normal yaşam alanı ve çevre koşulları, çocuğun gelişimini etkileyebileceği gibi aynı zamanda fark edilmeden olumsuz etkilere de sebep olabilir. Günümüzde çocuklar aşırı uyarıcıya maruz kalıyor, gürültülü ve kalabalık ortamlarda bulunuyor hatta evde dahi tehlikeli kimyasallara, elektromanyetik alana maruz kalıyorlar. Bu faktörler çocuk üzerinde stres oluşmasına, gelişiminin engellenmesine ve sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Orman anaokulunda doğanın içinde olan çocuk bu dışsal faktörlerden korunmakla birlikte aynı zamanda toprak ile temas ederek doğanın sunduğu avantajlardan yararlanır. Yine sonsuz yaratıcılık gücü çocukların elinde. Orman anaokullarında doğal materyaller ile oyunlar ve yapılar oluşturulur. Bu şekilde oluşturdukları bir yapıyı her zaman yenileyebilirler ve hatta başlattıkları bir oyunu haftalarca oynayabilirler. Yine doğal materyaller ile kendi sanatsal faaliyetlerini gerçekleştirebilirler. Doğa onlar için sonsuz sayıda araç barındırmaktadır ve çocukların işi de onları merak edip peşine düşmektir.
Ebevynlere öneriler:
- Doğayı stresin panzehiri olarak görün. Doğanın bir çocuk için sağladığı yararlar, çocuğu doğaya götüren yetişkinler için de geçerlidir.
- Bir doğa günlüğü tutun. Çocukların, gençlerin ve ailelerin doğada keşfettikleri şeyleri sözcükler, çizimler ve fotoğraflarla kayda geçirmelerine yardımcı olabilecek oldukça iyi doğa rehberleri var.
- Yerli bitki ve hayvanları yaşamınıza davet edin. Bir kuş küveti, bir tavşan evi yapın.
- Çocuklarınıza kendi çocukluğunuzun özel doğa mekanlarıyla ilgili öyküler anlatın.
- “YEŞİL SAAT”’’i bir aile geleneği haline getirin. Bu serbest oyun ve doğayla etkileşim için ayrılacak zamandır.
- Yürüyüşe çıkın. Küçük çocuklar için daha kolay, daha kısa yollar seçin ve sık sık durmaya hazır olun.
- Evinizde bir “harikalar sandığı” olsun. Bir çocuğun orman gezisinde topladıkları taş, kabuk, fosil, meşe palamutlarını vb .biriktirin.
- Bütün duyuları aynı anda kullanmayı öğrenin; bir ağacın altında oturun ve farkındalık içinde her kuşun şarkısını, her böceğin sesini dinleyin, izleyin. Bedenin dokunduğu, burnun kokladığı, doğanın yaydığı her şeyin farkında olun. Ve bunu çocuklara öğretin.
- Dışarıda kitap okuyun. Doğaya önem veren insanlar çocukluklarında etkilendikleri önemli şeyler arasında genellikle doğa kitaplarını gösterirler. Okumak, özellikle de dışarıda, örneğin bir ağaç evde yapılırsa, hayal gücünün ekolojisini harekete geçirir. Özellikle genç kahramanları olan doğa macerası kitapları bulun.
- Aile bağlarını güçlendirmek için doğayı bir müttefik olarak kullanın. Ormanlarda birlikte yürümek, çocuğunuzun elektronik ortamlardan, reklamlardan ve akran baskılarından özgürleştirmenin, ayrıca anne baba ile çocuk arasındaki bağı güçlendirmenin en etkili yoludur. Büyükler çocukluklarını anlatırken, en iyi anılar olarak genellikle doğada yaşadıkları maceralarından söz ederler. O zaman dışarı çıkmaktan şikayet etmiş olsalar bile! Eğer çocukken doğayı kaçırmışsanız şimdi ikinci bir şansa sahipsiniz.