Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1980 Kdz. Ereğli doğumluyum. Cumhuriyet İlkokulu ve Anadolu Lisesi’nde okudum. İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde eğitim gördüm ve üniversiteyi 2002 yılında ODTÜ Makine’de tamamladım. Sabancı Üniversitesi’nde mekatronik masterı yaptıktan sonra 2004 yılında Amerika’da MIT’de doktoraya başladım. 2009 yılında doktoramı aldıktan hemen sonra Kaliforniya’da NASA Ames Araştırma Merkezi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak göreve başladım. 2010 yılında yine aynı yerde “bilimadamı” ünvanına terfi ettim ve 2014 yılına kadar NASA’da çalışmalarımı sürdürdüm. 2014 yılında eşimle beraber yurda dönme kararı aldık ve 2014 Şubat ayında Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde çalışmaya başladım. Halen Bilkent’te öğretim üyesi olarak çalışıyorum.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
En son birkaç ay önce Ereğli’deydim. Aslında belki de fotografik hafızam çok güçlü olmadığı için, bir de Ereğli’den çok küçük yaşta, 15 yaşında ayrıldığım için sanırım, Ereğli’ye her gelişimde sahilin güzelliğine şaşırıyorum. Sanırım hafızamda hala paslı koruma tellerinin olduğu harap durumdaki sahil şeridi olduğu için; yemyeşil alanlar, restoranlar, bisiklet ve yürüme yolları ve çevre düzenlemesi Ereğli’nin ne kadar çok değişmiş olduğunu bana hatırlatıyor ve beni tekrar tekrar şaşırtıyor. Sahile her inişimde çok mutlu oluyorum ve bazen eşimle emekli olunca buraya yerleşmeliyiz diye şakalaşıyoruz. Sanırım Türkiye’nin en güzel(!) şehri olan Ankara’da yaşıyor olmamız Ereğli’nin güzelliğinin farkına varmamızda en büyük etken.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Güzelim sahilinde yürüyen insanları, umutlu satıcıları, oynayan, koşturan çocukları, gençliğin verdiği cesaret, enerji ve acemilikle birbirlerine hava atan gençleri ve yine güzelim denizi izleyerek amaçsızca dolaşmayı özlüyorum.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız yada unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Ereğli’den erken yaşta ayrıldığımdan olsa gerek, aklımda kalan bir anı bulabilmek için epey zorlandım. Sonra iki anım aklıma geldi. Birincisi kuzenimle beraber Erdemir Sineması’nda bir korku filmi izlediğimiz zaman. Film şeytanın küçük bir kızın ruhunu ele geçirdiği korku filmlerinden birisiydi. O kadar korkmuştuk ki filmi tamamlayamadan sinemadan çıktık. Dışarı çıktığımızda hava kararmıştı ve etrafta kimseler yoktu. Erdemir sinemasının yanındaki yokuştan aşağı inip çarşı istikametinde ilerlediğimiz tüm zaman boyunca eve gelene kadar korkudan neredeyse birbirimize yapışık yürüdük ve her 10 saniyede bir arkamıza baktık:) İkinci anım ise uzun yıllar önceki bir çilek festivalinde Tarkan’ın konser vermeye geldiği zamanla ilgili. Hayatımda Ereğli sahilini, paralelindeki yolu ve meydanı bu kadar kalabalık görmemiştim. Aklımda kalan sahne ise Tarkan’ın ilk çıktığı zaman tek bir hareketiyle binlerce insanın çığlık çığlığa zıplaması. Bir insanın diğer insanlar üzerinde böylesi etkili olması beni çok şaşırtmıştı.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
Ailem, sahil, 67300.
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Boş zamanı “mecburiyetlerden arta kalan zaman” olarak alırsak, en çok okumaktan hoşlanırım. Sonsuz bilinmezlik denizinde 1-2 kulaç olsun atabildiğimi görürsem mutlu olurum. Bunun dışında eşim ve çocuklarımla zaman geçirmek ve dostlarla muhabbet etmek en sevdiklerim.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Bu soruya “olmasını istediğim” ve “gerçekte olan” olmak üzere iki kısımda cevap vermek istiyorum. “Bilmek/Anlamak” beni mutlu ediyor. Hayatta ne olup bittiğine dair ufacık da olsa bir şeyleri anlamak, kendim hakkında bir şeyler öğrenmek, bundan bin sene önce yaşamış bir bilgenin söylediği sözde aslında ne demek istediğini anlamak, özetle kendimize, hayata, insanlara, insanlığa dair neredeyse sonsuz bir cehalet içinde yaşadığım bu dünyada birazcık olsun bir şeyleri anlayabilmek beni mutlu ediyor. Ama beni en çok mutlu eden şey bu değil. Üzülerek söylüyorum ki beni en çok mutlu eden şey üzerinde çalıştığım araştırma konularının birinde daha önce kimsenin aklına gelmemiş bir şey yapmak ve bulduğum sonuçların iyi bir bilimsel dergide yayınlanması. Üzülerek diyorum çünkü bu aslında egomu kontrol etmekte ne kadar başarısız olduğumu ve esas önemli olan şeyi, yani bu hayatta ne olup bittiğini ölmeden önce kavrayabilmek ve yaşamın güzelliğinin farkına varabilmek konusunu ihmal ettiğimi ve bu konunun ne kadar önemli olduğunu hakkıyla anlayamadığımı gösteriyor. Üzerinde çalışıyorum, umarım bunu birinci önceliğim yapabilirim..