Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın mimarlarından olan Mualla Hanım; 13 Mart 1919 tarihinde Sivas Aziziye’de I. Dünya Savaşı’nın bittiği bir dönemde doğdu. Geleneklere ve dine bağlı bir aileden gelen Mualla Eyüboğlu, Ressam ve Şair Bedri Rahmi Eyüboğlu ile yazar Sabahattin Eyüboğlu’nun kız kardeşidir. Aile kökleri Trabzon’ a dayanmaktadır. Babası Mülkiye mezunu Mutasarrıf Rahmi Bey Selahaddin Eyyubi’nin soyundan gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük destekçilerinden biridir. Annesi ise Lütfiye Hanım’dır. Çocukluğu Kurtuluş Savaşı döneminin Kütahya ve Artvin illerinde geçti. Babasının Trabzon milletvekili olmasından dolayı çocukluğu ile ilkokul dönemi burada geçti. Ailenin İstanbul’a taşınmasından sonra eğitimine İstanbul Kız Lisesi’nde devam etti. Bu yıllarında Tolstoy, Balzac, Halide Edib Adıvar, Reşat Nuri Güntekin ve Yahya Kemal Beyatlı gibi isimlere ilgi gösterdi. Üniversite eğitimini Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (MSGSÜ)’nin mimarlık bölümünde tamamlayarak 1942 yılında mezun oldu ve 23 yaşında yüksek mimarlık diploması aldı. Ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu’nun Fransa’ dan dönmesinin ardından onu görmek için Ankara’ya gitti.
Ardından 1940 yılında 3803 sayılı yasa ile ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere açılmış olan Köy Enstitüleri projesinde İsmail Hakkı Tonguç tarafından Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ne Yapı Kolu başkanı olarak atandı. Sonraki süreçte yardımcıları olan iki Macar ustayla beraber Eskişehir, Aydın, Kayseri ve Erzurum gibi illerde Köy Enstitüleri’nin kurulabilmesi için arazi seçip binalar inşa etti. Doğduğu Aziziye kasabasına da giderek orada Aziziye Köy Enstitüsü’nü kurup açılışını gerçekleştirdi. 1942 ile 1947 yılları arasında toplamda 21 Köy Enstitüsü’nün kuruluşuna katıldı. Zehirli sıtma hastalığına yakalanınca çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı.
Sonraki yı llarında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Yüksek Şehircilik ve Tasarı Geometrisi kürsülerinde asistanlık görevlerinde bulundu. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nda raportör olarak görev aldı. İstanbul’da Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi, Sultan İbrahim Türbesi, Süleymaniye Arastası, Tabhane Binası, Ebufadıl Medresesi, Ayasofya Haziresi’nde III. Mehmet Türbesi, II. Selim Türbesi, III. Murad Türbesi, Ayasofya Şadırvanı ve Kütüphane ve Topkapı Sarayı’nda Has Ahır’ın restorasyonlarında çalıştı. Aynı yıllarda Efes Antik Kenti ve Yazılıkaya’da Alman ve Fransız arkeologlarla çalıştı. Orada tanıştığı Alman Türkolog Dr. Robert Anhegger’ le 1958 yılında evlendi.
1969 yılında eşiyle beraber Amsterdam’a gitti ve beş yıl orada kalarak radyo ve üniversite – lerde konferanslar verdi. Emirgan Yalısı’nın restoratörü olduğu dönemlerde izinsiz yurt dışına gittiği gerekçesiyle görevinden alındı. İstanbul’a dönünce Topkapı Sarayı Harem Dairesi’nde fahri rehberlik yaptı. 1973 ve 1975 yıllarında ağabeylerini, 2001 yılında ise eşini kaybetti.
1986’da Topkapı Sarayı’nda Padişah Evi (Harem) adlı kitabını yayımladı. 1997’de TRT tarafından çekilen Harem’in Gizemi belgeselinde danışmanlık yapıp çekim kadrosunda yer aldı. 2003 yılında kendisiyle yapılmış bir röportajdan oluşan ‘Hitit Güneşi Mualla Eyuboğlu Anhegger’ adlı bir kitap yayımlandı. 2008 yılında Mimarlar Odası Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülü’nü kazandı. 16 Ağustos 2009’da ise İstanbul Beyoğlu’nda bulunan en meşhur mimarideki apartmanlardan olan Doğan Apartmanı’ndaki müze evinde hayatını kaybetti.
Kitabın arkasında yazan, kendi ağzından sözcüklerle:
“Köy Enstitüleri yüzünden adımızı komüniste çıkardılar. Mevlevi Şeyhleriyle dostluğumuzdan dolayı gericiye… Her boyaya boyandık anlayacağın. Hepsine de gülüp geçtik. Sabahattin ağabeyimin dediği gibi; ‘Bizden memleketi sevmek. Gerisi boş…”