Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
30.01.1959 tarihinde İstanbul, Emirgan’da doğdum. Sırasıyla, Erdemir İlkokulu, Ted Koleji’nde okudum. Üniversiteyi ise İngiltere Plymouth Üniversitesi Gemi İnşaası ve Deniz Ulaştırması Bölümünde okudum. Sırasıyla Zihni Denizcilik, Gemi İşletmeciliği A.Ş., Kofisa Dış Ticaret A.Ş., Ram Dış Tic ve San A.Ş.’de yönetici pozisyonlarda çalıştım. 1996-2006 yılları arasında NM Denizcilik San. Nak. ve Tic Ltd ve halen Şirket Direktörü olarak devam ettiğim son işyerim de Rigel Uluslararası Deniz San. Nak ve Dış Tic. Ltd. Şti.’dir.
Aktif olarak yer aldığım sivil toplum kuruluşları: Gemi Brokerleri Derneği -2010 (kurucu ortak) iki dönemdir. Genel Sekreter ve 2013 yılından beri Imeak-İstanbul Deniz Ticaret Odası’da Meclis Üyesi olarak görev yapıyorum.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz?Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Bizim zamanımızda Ereğli Bağlık Mahallesi dağ,tepeler çok yeşil ve binalar daha düzgün idi. 2 sene önceki gelişimde, çarpık ve aşırı yapılaşma, yüksek adette camileşme gördüm. Daha gerilere gittiğimizde kantinlerde muhteşem bir servis ve yemek kalitesi vardı. Erdemir Plajı gibi muhteşem bir koy ve sahil vardı. Kavak ağaçları altında ahşap sıralar ve kafeyi hatırlıyorum. Kayıkhane vardı, Kürek yapardım çifte. Yelken Kulübü evimiz gibiydi. Tıngıl dolusu Osmanlı Çileğini yemeğe, her sabah köylü kadınlardan aldığımız taze inek sütünü içmeye doyamazdım. Aldığımız taze sütlerle kalorifer üstünde, mis gibi, katıksız yoğurt yapmayı babamdan öğrenmiştim. Keza mis gibi yağlı doğal mısırla beslenen köy tavuğu, istemeyecek kadar boldu. Balık çok bol ve ucuzdu. Kalkan, lüfer, palamut, mezgit masamızdan ekmek gibi eksik olmadı. Derelerde ayağımızda çizmelerle gezer, kurbağa kovalar, ağaç tepelerinde gezer, akşama kadar sokakta güvenle oynardık. Yıkık Prefabrik fabrikasının, sapanla camlarını kırar, çelik çomak, saklambaç, uzun eşek, seksek oynardık. Trambolin atlardık, Tahtaravellide, salıncakta sallanır, Zagor, Teksas, Tommiks, Kaptan Swing, Superman, Batman, Kızıl Maske okurduk.
Bağlık kantinindeTürkiye’de bence tek olan, hem yemek yer, hem sinema seyreder, hem de dondurma makinelerinden dondurmamızı alıp yerdik. Kısaca çocukluğumuzu doya doya ve güzelce doğa içinde yaşadık Ereğli’de ve güzel arkadaşlıklar kazandık.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Eski halini ve doğal yaşamı, Ted Koleji’nde bizi yetiştiren, emeği geçen, tüm ahirete göç etmiş öğretmenlerimi şükran ve rahmetle anıyorum. Nezih MANAVOĞLU > Rigel Denizcilik Şirket Direktörü Biz Türkiye’nin o zamanki şartlarını dikkate alırsak, yabancı dili öğrenmede çok şanslı idik. Erdemir’in Ted Koleji’nde emek ve desteği çok büyüktür. Hala da devam ettiğini Ted Mezuniyetimizin 30. yıl kutlaması ziyaretimde ve Kariyer Günlerine Brokerlik Mesleği hakkında anlatım için geldiğimde de duymuştum.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
7 yaşında Erdemir İlkokulu’na başladım. Babamın ben ve kız kardeşim Mine doğduktan sonra karada görev yapmak istediği ve aldığı teklifle denizde çalışmayı sonlandırıp Erdemir’de çalışmak için Ereğli’ye geldiğini rahmetli annem söylemişti. 1978 senesinde Ankara’dan Ereğli’ye dönerken Bolu dağında, siste Orman Bakanlığının bir jipinin hatalı sollaması sonucunda trafik kazasında hayatına kaybedene kadar çocukluğumuzu ve gençliğimizi Ereğli’de yaşadık.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
1/Babamı 12 mayıs 1978’de aniden kaybetmiştim. O zaman istanbul’da üniversite imtihanlarına hazırlıyordum. Zihni Denizcilik’in sahibi Sn. Asaf Güneri evimize gelip ,anneme ‘Ben Nezih’e burs vermek istiyorum, ne dersin Semah teyze?’ demişti. Annemin de ‘Bana ne soruyorsun, oğluma sor.’ dediğini ve hiç düşünmeden bu teklifi kabul ettiğimi dün gibi hatırlıyorum. Üniversite imtihanı neticesine göre gerekli olan Fen puanının paremini aşmış, %50 devlet kur teşviği almaya hak kazanmıştım. Asaf ağabey de sağ olsun %50 sterling kuru devlet desteği ile 4 sene burs vermişti. Bu benim hayatıma dokunan ulvi bir görevdi.
2/Erdemir yelken kulübününde Optimist sınıfında yarışlara katıldım. Zonguldak 1.likleri ve kupaları kazandım. Karadeniz Bölge yarışlarına Samsun’a gittik, 2.oldum ama bana 3.kupası ile centilmenlik kupası verdilerdi. ’Hayırdır’ dedim. ’Sizin gibi bir bayan arkadaş da 2.oldu iki tane ikincilik kupası olmadığıdan 2.lik kupasını ona verdik; size de onun için centilmenlik kupası verdik.’ dedilerdi. Değişik bir deneyimdi.
3/Ted kolejinde basket takımında iyi bir ekiptik. Sinan Bakırcı, Tuğser Arabacıoğlu, Bora Rojay, Murat Barkan, Derya Çağlar, Zeki Aköz, Tuncay Dinçer. Ortaokulda iken de Hakan Akıncıbay ve Emin Eminoğlu takımda vardı. O dönemde Ereğli’den Zonguldak Çelikel Lisesi’ni hiçbir takım yenememişti. Sahaya çıktık; Küfürler, çelmeler, dirsekler havada uçuşuyordu. Ama Suat hocamız bizi iyi çalıştırmıştı. ‘Arkadaşlar moralimizi bozmayalım, teşekkür edelim karşı takım ne yaparsa yapsın karşılık vermeyeceğiz.’ dedik.
Biz “pardon, ayağımız takıldı, özür dileriz” dedikçe, karşı takımın morali ve dikkati bozuldu,çıldırdılar… Çelikel’e fena fark attık ve tüm salon bizi soyunma odasına kadar kovaladı ve sinirden soyunma odasının camlarını bile kırmışlardı. Bir de Ereğli pidecisi Hasan Kuru’yu tek geçerim.
İşinizin dışındaki vakitlerinizde neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Arkadaşlarla sohbet, seyahat etme, müzik dinleme, dergi, kitap okuma.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Ailem, sıhhatte olmam ve arkadaşlarım.