Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları taş duvarla örülmüştür. Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Söz konusu motifler yer yer bir süsleme olamayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır.
Bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir. Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, yaban ördekleri ve akbaba en sık görülen motiflerdir. Bir yerleşim yeri değil, kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Göbeklitepe, çevredeki oldukça gelişmiş ve derinlik kazanmış bir inanç sistemine sahip olan avcı-toplayıcı gruplar açısından önemli bir kült merkezidir ve bu şekilde kullanımının MÖ 8 bin dolaylarına kadar devam ettiği, ve bu tarihlerden sonra terk edildiği, başka veya benzer amaçlarla kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Resmi açılışı 8 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek olan UNESCO Dünya Miras Listesi’ ndeki Göbeklitepe Ören Yeri; kazıların başladığı 1995 yılından itibaren uygarlığın kökeni hakkındaki görüşleri değiştiren hatta belki de tüm insanlığın tarihini baştan yazabilecek bir öneme sahip bir keşif olarak tarihe geçmiştir. Hayvan figürleriyle yontulmuş taşları ve T biçimli sütunlarıyla 12.000 yıllık dairesel yapılar, tarım devriminden ve hatta çanak çömlek yapımının icadından bile daha eski. Uzmanlar daha önce, avcı-toplayıcıların yerleşik düzene geçip tarım yapması sonucu anıtsal alanların yapıldığını düşünüyorlardı. Fakat tarıma geçilmeden önce avcı toplayıcı insanlar tarafından inşa edilen Göbekli Tepe, tüm bu düşünce sistemini değiştirdi.
Göbeklitepe’deki T biçimli dikilitaşların en büyüğünün ağırlığı 16 tonu aşıyor. Bu taşları yontmak ve yakındaki taş ocağından taşımak, çok sayıda insan ve hepsini doyuracak miktarda yiyecek gerektiren zorlu bir organizasyon gerektiriyor. Burada şimdiye kadar yapılan kazılarda bu insanların yerleşik bir hayat sürdüğüne dair bir kanıt bulunamadı. Bu yüzden Göbeklitepe’nin dönemsel bir toplanma ve şölen yeri olduğu düşünülüyor. Göbeklitepe’deki megalitik yapıların inşası sırasında ortaya çıkan yiyecek taleplerinin, yabani kaynakların evcilleştirilmesini teşvik etmiş olabileceği sık sık dile getiriliyor. Yani, yeni evcilleştirilmiş bitki ve hayvanlarla, işgücü için daha güvenilir bir gıda kaynağı sağlanabilirdi. Bu ifade doğrultusunda, “dinin”, tarımın icadı ve yerleşik yaşamı tetiklediği ve bunun Göbeklitepe’de gerçekleştiği iddia ediliyor.