Robert Koleji öğrencileri, geçtiğimiz Sömestr tatilinde düzenli olarak gerçekleştirdikleri ‘Topluma Hizmet Projesi’ kapsamında Atatürk Ortaokulu Öğretmeni Selma Fındık’ın çabası ve daveti ile sorumlu öğretmenleri ile birlikte Ereğli’ye geldiler ve Ereğli’deki öğrencilerle birlikte Akıl Oyunları eğitimi gerçekleştirdiler. Bu bölümde, bu güzel proje ile ilgili gelen öğrenci liderleri ve öğretmenlerle gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajla sizlerle birlikteyiz.
Ereğli’ye hoşgeldiniz. Öncelikle sizleri tanımak isteriz.
Buket: Merhaba Ben Buket Alkan. Aslında ailem Sakarya Adapazarı nda oturuyor. Ama ben Robert Kolej’i kazanınca İstanbul’ da Republika isimli yurtta kalmaya başladım ama aslında tam da bir yurt değil otel gibi, tüm işlerimi kendi başıma hallediyorum diyebilirim. Robert’te ne yapıyorum diye sorarsanız; öncelikle sporcuyum, Tenis oynuyorum bunun dışında bazı kulüplerin içerisindeyim, Law Society, Business Society gibi. Bir de YGA isimli sosyal sorumluluk projesindeydim ancak şu anki yoğunluğumdan dolayı bu projede dinlenmedeyim. YGA, Young Guru Academy isimli iki kanatlı çalışan bir platform. Birincisi imkanı olmayan yerlere bilim ve teknolojiyi ulaştırmak. Diğer kanadı da vicdanlı liderler yetiştirerek bu ulaştıran kesimi eğitmek ve özfarkındalık seviyesine getirmek. Şu an 11. sınıftayım, bizim okulda hazırlık okuyoruz aslında 18 yaşındayım.
Ozan: Ben Ozan Kaya. Ben de Buket’le aynı dönemim, 11. sınıfa gidiyorum. İstanbul’da yaşıyorum. Son 7-8 yıldır akıl oyunları ile uğraşıyorum. Aynı zamanda 14 yaş altı Milli Takımdaydım, şu anda yine eğitimlerle ilgileniyorum. Türkiye Akıl Oyunları Federasyonu Genel Koordinatörü olan hocamız Serkan Yürekli tüm dünyada akıl oyunları ve sudoku soruları hazırlayan kişiler arasında. Ben de arkadaşlarımla birlikte akıl oyunları yarışmalarına katılıyorum.
Akıl oyunları ile tanışmanız nasıl oldu?
Ozan Kaya: 4. sınıf sonunda başladığım Bilsem’de (Bilim Sanat Merkezi) akıl oyunları ile tanıştım. Akıl oyunları yarışmalarına katıldım, daha sonra Milli Takıma girdim ve şu anda da bu proje aracılığıyla akıl oyunları çalışmalarına devam ediyorum.
Kdz.Ereğli’ye gerçekleştirdiğiniz ziyaretinizin sebebi nedir?
Ozan Kaya: Okulda yaz kış topluma hizmet projeleri düzenlediğimiz bir ofisimiz var. Bir haftalık tatillerde Türkiye’nin farklı illerine gidip oralarda projeler gerçekleştiriyoruz. Genellikle drama, dans, müzik ve resimden oluşan dört farklı grupta gittiğimiz yerlerdeki çocukların yeteneklerini keşfetmelerini sağlıyoruz. Ben de 4 senedir Robert’ liyim ve aynı programda devam ediyorum. Ayrıca bizden mezun üniversitelilerin öncülüğünde düzenlenen ‘Türkiye’nin 7 Rengi’ projesi var. Biz Robert öğrencilerinden de mülakatla seçiyorlar. Türkiye’nin yedi şehrinden toplam 56 öğrenci ile aynı şekilde bir proje düzenledik. Selma Hoca ile de bu şekilde tanıştık. Kendisi bizi Ereğli’de görmek istediğini ve çocuklarını geliştirmeye katkı sağlamamızı istemişti. Benim iyi olduğum konu akıl oyunları olduğu için bu konuda bir proje için kendisiyle iletişime geçtim ve şimdi buradayız:)
Anladığımız kadarıyla Topluma Hizmet projeleri eğitim saatleri dışındaki yaz tatili ve sömestr gibi okul dışı zaman diliminde yani tatillerde gerçekleştiriliyor.
Pelin Ataman: Matematik Öğretmeni: Çocuklar gerçekleştirmek istedikleri projelerini detaylandırıyor, sunuyor ve birlikte çalışacakları arkadaşlarını ofise başvuran kişilerden seçiyorlar. Hem kışın süren hem de tatillerde devam eden çok fazla sayıda proje var. Bu sebeple sponsorluk çok büyük boyutlarda değil. Bu sömestrde Robert Kolej’den 8 grup topluma hizmet projesi gerçekleştirmek üzere ülkenin farklı bölgelerine gittiler. Geçtiğimiz yaz tatilinde 15 farklı ile ve kasabaya dağıldığımız oldu.
Bu projeleri Okulda kim değerlendiriyor?
Buket: 2006 yılında başlayan ve okul bünyesinde 5 kadrolu çalışanı olan bir Topluma Hizmet Projesi ofisimiz var. 9,10 ve 11. sınıflardan öğrenciler projeler hazırlıyor. Öğrenci liderleri gerçekleştirmek istedikleri projelerin bütçesini hazırlayıp, programı, projenin amacını belirliyor, ihtiyaç olan kesimi seçiyor, formları hazırlayıp velilerden imzaları alıp projesini Ofise sunuyor. Okuldaki Proje Ofisimiz de projeyi uygun görürse ve onaylarsa Milli Eğitimden gerekli izinleri alıyorlar. Çok fazla evrak işi oluyor bu süreçte ve Ofis de bu süreçleri yönetiyor. Okul kurallarına göre 75 saatlik bu CIP denilen Topluma Hizmet Programını uygulayamayan öğrenciler mezun olamıyor. Ama bu 75 saatlik eğitimin 25 saati teorik olarak zaten hazırlık kısmında öğrenciye veriliyor. Yani aslında okuldan mezun olabilmek için 50 saatlik bir Topluma Hizmet Projesini sahada gerçekleştirmek ve sonunda bu konu ile ilgili tezinizi vermek zorundasınız. Ama şu an baktığımızda benim yaptığım 7- 8 adet proje var -saatini saymadım bile-, aynı şekilde Ozan ve diğer arkadaşlar da var. Aslında bu da tezimizi vermemize rağmen ‘Neden Buradayız?’ sorusunu aklımıza getiriyor. Burada kimse saat için çalışmıyor aksine gerçekten topluma hizmet etmeyi amaç edindiğimiz için buradayız.
Neden diğer gençler gibi tatillerinizde, eğlenmeyi seçmek yerine ihtiyaç olan, bölgelerdeki çocukların farkındalığını arttırmak amacıyla çalışıyorsunuz?
Ozan: Aslında ilk projelerimizi yaparken hepimiz mezun olmak için yapmamız gereken bir sorumluluk olduğu için bu işe giriyoruz. Ancak projeleri gerçekleştirirken dokunduğumuz çocukların gelişimini, onlar üzerindeki olumlu etkilerimizi gözlemliyoruz ve son gün onların bize ne kadar bağlandığını fark ediyoruz. Dolayısıyla artık bu projeler bizim için birer görev olmaktan çıkıyor. Şu an ben evde olsaydım, zamanımı bu kadar verimli değerlendiremezdim, bunun farkındayım. Okuldaki bazı arkadaşlar bu projeleri yurt dışındaki üniversitelere kabul edilebilmek için gerçekleştirebiliyor çünkü Yurtdışındaki Üniversiteler bu tip Topluma Hizmet Projelerine çok önem veriyor. Ama bir projeye başladıktan sonra fayda yaratmanın hazzına varınca devam ediyorsunuz.
Buket: Aynı zamanda projeleri gerçekleştirirken mükemmel şekilde kriz yönetimini de öğrenmiş oluyoruz. Örneğin bu sekizinci projem ve hala bir sürü aksaklık çıkabiliyor bu tarz çalışmalarda. Ve burada sorunu nasıl yöneteceğimizi de deneyimleyerek öğrenmiş oluyoruz. Ozan’ın dediği gibi buradaki çocuklara dokunabilmenin mutluluğunu yaşıyoruz ama burada bitmiyor. Kelebek etkisi de oluyor, örneğin döndükten sonra ben arkadaşlarıma, kuzenime anlattım öğrendiklerimi diye arayanlar da oluyor. Bu da yaptığımız işlerin orada kalmadığını ve yayıldığını kanıtlamış oluyor bize. 40 çocuğa eğitim veriyoruz ama daha fazlasına ulaşıyoruz.
Necla Sönmezay – Coğrafya Öğretmeni: CIP Ofisi kurulurken ben de gönüllülerden biriydim. Ve ilk günden beri 13 yıldır sadece bir kere gitmedim şehir dışına, hep katıldım. Benim gözlemlerim de şu şekilde: Sizlerin o çocuklar üzerinde rol model olarak yarattığınız etki çok güzel. Çocuklar da biz de bu okula gidebiliriz çalışırsak diye düşünüyor. Dolayısıyla çocukların hedef koymasına yardımcı oluyorsunuz. Bir çeşit virüs bulaşıyor: Bu topluma hizmet etme virüsü, yardımlaşma bilinci virüsü. Çocuklar bunun içine girdiği zaman 50 saatte kalmamasının sebebi de bu. Bir giden bir daha bir daha gidiyor. Örneğin Gaziantep’e gittiğimizde Antep Kolejine öğrettik, onlar kendi çevrelerindeki okullara uyguluyorlar. Enka yapmaya başladı. İstanbul’da bizim okulda Topluma Hizmet Projesini kuran Güler Hanım ve Jennifer Hanım gönüllü olarak diğer okullara gidip bunu anlatıyorlar ve diğer okullarda da bu tip birimler kurulmaya başlandı. Bu çok güzel bir şey. Bir avuç gönüllü ile başladı ve dalga dalga yayılıyor.
Size de söz vermek isteriz. Siz bu hikayeyle nerede tanıştınız?
Selma Fındık: Atatürk Ortaokulu Matematik Öğretmeniyim. Sosyal Sorumluluk projelerine çok önem veren ve derslerimi de farklı işlemeyi seven bir öğretmenim. Sadece bir mesleği icra etmek değil, gerçekten insanlara dokunabilmek benim amacım. ÇYDD üyesiyim. Bir akşam ÇYDD’de ‘Türkiye’nin Yedi Rengi’ projesinden bahsedildi. Ben çok heyecanlandım. Akşam hemen bu projeyi yapmak istediğimi ilettim, onlar da çok mutlu oldular çünkü tatilinden fedakarlık edip görev almak isteyen kişi sayısı çok az. Öğrencilerle örgütlendik ve orada çok güzel karşılandık. Zaten güzel hayallerle gitmiştim Robert Koleji’ ne ama kulaktan dolma bilgilerimin olduğunu öğrendim. Parasıyla okuyan çocuklar algısı vardı bende açıkçası. Ama oraya gittiğimde önyargılarım kırıldı, müthiş donanımlı çocukların olduğu bambaşka bir dünyaya girdim. Benim için en önemlisi vicdanlı ve mütevazi çocuklarla karşılaşmış olmamdı. Hayran kaldım, gençlerin yanından hiç ayrılmak istemedim, heyecandan uyuyamadım. Onlara hep ‘Lütfen Ereğli’ye gelin, beni unutmayın’ dedim, sağolsun Ozan da unutmamış, bizi mutlu etti. Bunun hem şehrimiz için hem de öğrencilerimiz için düzenli olarak tekrar etmesini çok isterim. Okulumuzda gerçekleştirilen bu proje hem okulumuz, hem öğrencilerimiz hem de benim için şans oldu. Öğrencilerin bakış açılarını ve ufkunu genişletti. Bu proje sayesinde öğrencilerimiz sadece akıl oyunları değil, yaşayarak, toplumsal değerlerin de önemini kavradılar. Toplumsal duyarlılık ve sorumluluklar anlamında bilinçlendiler. Hayatlarına çok güzel bir renk geldi. Kendi adıma da mesleki anlamda bambaşka oyunlar öğrendim ve özeleştiri yapan da bir insan olarak kendime bugüne kadar Akıl Oyunları ile niye ilgilenmedim diye de kızdım. Bu gençler sadece öğrencilere değil benim gibi öğretmenlere de çok güzel katkılar sağlıyorlar. Çok güzel dostluklar elde ettim. Okulumun imkanları yok ama bunu devam ettirmek de istiyorum, Ereğli çevresindeki köy okullarına da akıl oyunlarını götğrmek istiyorum. Bize getirdikleri akıl oyunları sayesinde okulumda da bir Akıl Oyunları Kulübü kuracağım. Bu çalışmaları okulumda sürdürüp köy okullarına da aktarmak en büyük hedefimiz şu an, gözleri arkalarında kalmasın:) Farklı okullarda da aynı projeyi uygulayabiliriz, ben her türlü yardımcı olurum yeter ki buraya tekrar gelmeyi düşünsünler…
Ereğli’de gerçekleştirdiğiniz projenin programını da öğrenebilir miyiz? Örneğin bu hafta neler yaptınız?
Buket: Günde 3 seans yapıyoruz, bu seanslardan biri Akıl Oyunlarına ayrıldı. Kutu oyunları buna dahil değil, direk Uluslararası Akıl Oyunları Müsabakalarında çıkan yazılı kağıt üzerinde oynanan zeka oyunları oynuyoruz. İkinci seansta ise Kutu Oyunları oynuyoruz. Biz buraya 25 civarında kutu oyunları getirdik. Bu oyunları oynayarak öğretme, stratejilerini gösterme ve biz gittikten sonra da oynayabilecekleri konuma getirme ana amaçlarımız. Üçüncü seansta ise dans, drama ve bunların yanında zor kademeli akıl oyunlarına geçiyoruz. Burada asıl akıl oyunlarıyla ilgilenen çocukları yakalıyoruz. Dans ve dramada özgüven aşılamayı amaçladık ve bunu da başarıyoruz gibi geliyor. Bunu nereden anladım? İlk günlerde dans grubuna hiç bir erkek gitmiyordu ama bugün baktığımızda aşağıda 5 – 6 erkek gördük. Hep beraber dans ettik ve bunda da Robert’ten gelen erkek öğrencilerin rol model olmasının etkili olduğunu fark ettik.
Peki bu bahsettiğiniz gerçekten zor olan akıl oyunları ile ilgilenen kaç kişi keşfettiniz burada?
Buket: 40 kişilik bir gruba eğitim veriyoruz, aralarından 7-8 kişi çok hevesli.
Ozan: Bugün 8. sınıflarla seanstaydık ve aralarında bazıları bizi bile geçti, o kadar iyiydiler. Programa göre en son da yarışmalar düzenliyoruz.
Akıl Oyunları Federasyonunun düzenlediği yarışmalar İstanbul’da mı gerçekleştiriliyor?
14 yaş altı, 14 yaş üstü ve 18 yaş üstü farklı kategorilerde yarışmalar düzenleniyor. Şimdiye kadar İstanbul’da düzenleniyordu ama yavaş yavaş Anadolu’ya da yayılmaya çalışılıyor.
Ailelere bu konuda önerileriniz nelerdir?
Ozan: Benim önerim; 4.sınıfa kadar kağıt üzerinde değil de her yerde satılan akıl oyun kutuları alıp beraber oynamaları. Ama 4. sınıftan itibaren de kağıt üzerinde sudoku gibi oyunlarla başlayıp akıl oyunlarına devam edebilirler. Talep olduğu zaman Akıl oyunlarını yayma amacıyla İstanbul’daki merkez gelip buralardaki okullarla da yarışmalar düzenliyorlar. Ankara, Adana gibi şehirlerdeki okullarda bu yarışmalar yapmaya başladıklarını biliyorum. Türkiye’ye yayılıyor diyebiliriz. Son iki yıldır da bu yarışmaların ilk iki etabı internette gerçekleşiyor, daha sonra son etabında öğrenciler İstanbul’a davet edilip ‘Beyin Olimpiyatları’ na katılıyorlar.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Buket: Uzun lafın kısası buraya geliş amacımız bu projenin sürdürülebilir olmasını sağlamak. Selma Hoca da bunu istiyor zaten. Birçok proje gerçekleştirdik bugüne kadar ama Akıl Oyunlarını tekrar seçmemizin amacı sürdürülebilir olmasıdır. Biz bir hafta için buradayız ama hem öğretmenlerin hem öğrencilerin ‘Akıl Oyunları’nı sahiplenip devam ettirmeleri ve etraftaki okullara da yayılmasını sağlamak en büyük hedefimiz. Umarım Selma Hoca dışında diğer öğretmenler de buna gerekli ilgi ve desteği gösterirler.
67300 Ekibi olarak Öğretmenlerinize ve siz 17 pırıl pırıl öğrenciye tatilinizden vakit ayırıp Ereğli’li gençlerin ufkunu açan çalışmalar gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz.