“Zor olan görmemek değil, insan buna zamanla alışıyor; asıl zor olan görünmemek.” İçinde bulunduğumuz ortamdan, şartlardan şikayet edip durmak yerine etrafına ışık saçacak iyilikler yaratmayı şiar edinen insanlar sayesinde bu dünyanın daha güzel olduğu düşüncesindeyiz. Bu bölümümüzde sizlerle tanıştırmaktan mutlu olacağımız Eğitimci Duygu Özdemir’in hayalinden kıvılcımlanan bir proje var. Türkiye’de ilk defa Kdz.Ereğli’ de hayata geçirilen 4 Duyu İstasyonunda ziyaretçiler tamamen karanlık ortamda, görme duyuları yerine diğer duyularını keşfedip geliştirerek hareket etmeleri konusunda görme engelli rehberlerce eşlik edilip yönlendirilecekler. Görme engelli rehberler, 40 dakikalık parkurda ziyaretçilerin dokunarak, koklayarak ve duyarak “yeni ve farklı” bir biçimde görmelerini sağlayacak. Konu ile ayrıntıları Projenin sahibi Duygu Hanım’dan öğreniyoruz.
İlk olarak sizi kısaca tanımak isteriz Duygu Hanım?
1985 yılında Zonguldak’ ta doğdum. ZKÜ’de Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldum ancak hiç Türkçe öğretmenliği yapmadım. Üniversiteden sonra Ankara’da zihinsel farkındalık eğitimleri üzerine yoğunlaştım ve bu alanda kariyer hedefleri belirledim. Meslek hayatıma Ankara Fokus Akademide başladım. Daha sonra Gelişim Eğitim Kurumlarında Anlayarak Hızlı Okuma ve Hafıza teknikleri alanlarında eğitmenlik yaptım. Ardından Maya Çocuk Anaokulunda Eğitim Koordinatörlüğü yaptım. 2013 senesinden itibaren Ereğli’ de yaşıyorum. 2018 yılında ise bu projeyi hayata geçirmemizi sağlayan Zihin ve Sanat Merkezi Derneğini kurduk ve derneğin Kurucu Başkanlığı görevine devam etmekteyim. Şimdi ise “4 Duyu İstasyonu” projesinin Proje Koordinatörü olmamın heyecanını yaşıyorum. Geçmişteki yol ayrımlarına baktığımda iyi ki bu alanlarda kariyer hedeflemişim, çok inanarak çıktığım bu yolda devam etmişim, diyorum.
Projeyi okuyucularımız için anlatabilir misiniz? Ziyaretçilerimiz buraya neden gelsin, burada nelerle karşılaşacaklar?
“4 Duyu İstasyonu” projesi, ziyaretçilerine daha önce yaşamadığı bir deneyim sunmayı hedefliyor. Özel olarak oluşturulan simülasyon alanına adım attığınız andan itibaren görme engelli bir birey gibi hareket ediyorsunuz. 40 dakika sürecek bu yolculukta size yol gösterecek – somut anlamda – bir ışık yok. Size eşlik edecek şeyler; elinizdeki baston, yanınızdaki rehber ve görme dışındaki dört duyunuz olacak. Zihninizde oluşturduğunuz engelleri aşmak, sahip olduğunuz duyuları daha etkili kullanmak ve daha önce görmediğiniz bir deneyim yaşamak istiyorsanız 4 Duyu İstasyonu’nu ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Daha fazla ayrıntı verip büyüyü bozmak istemem ama hayatınızda iz bırakacak bir 40 dakika yaşayacağınızı söyleyebilirim.
Bu güzel projeyi gerçekleştirmedeki asıl amacınız neydi?
Öğrencilerimden birinin kurduğu bir cümle sanırım projeyi hayata geçirmemde en etkili şeylerden biri oldu. Görme engelli bu öğrencimle sohbet ederken bana, “Zor olan görmemek değil, insan buna zamanla alışıyor; asıl zor olan görünmemek.” demişti. Bu cümle ile kendimi sorguladım, ‘engelli bireyleri ne kadar görüyorum ne kadar fark ediyorum’ diye. Etrafımda bakıp da görmediğim ne kadar çok şey olduğunu fark ettim sonra. Ardından asıl meselenin sadece görmekle ilgili olmadığını da fark ettim. Görebildiğim onca şeye rağmen sesini işitmediğim, kokusunu almadığım, dokunmadığım da birçok şey vardı. O yüzden bu istasyondaki “karanlık” aslında bir metafor olarak düşünülmeli. Fikirlerimizdeki ve zihnimizdeki karanlığın bir yansıması aslında bu istasyon. Beynimizin tamamını kullansaydık şöyle olurdu böyle olurdu diyen bir filmden delice etkilenen insanlar, acaba duyularımızın tamamını kullansaydık nasıl olurdu diye bir soru sorabilirler bence kendilerine. Emin olun, çok farklı olurdu. Dolayısıyla bu proje, insanların kendi engellerini aşmasını ve tüm duyularını aktif hale getirmeyi amaçladı.
Sürekli açık olacak mı, kim eşliğinde gezecekler?
Stüdyomuz şu anda pilot uygulamalar ile geziliyor. Belirli sayıyı aşmayacak gruplarla randevu sistemi ile kararlaştırılan gün ve saatlerde ziyaret edebilirsiniz 4 Duyu İstasyonunu. Gezi sırasında ziyaretçilere, içinde benim de bulunduğum gönüllü rehber eğitmenlerimiz eşlik edecek.
Fikir aşamasından itibaren nasıl yol aldınız, projeyi son haline nasıl getirdiniz?
Projenin fikri belirttiğim gibi öğrencilerimin ve hatta ailelerinin bana ilham olmasıyla ortaya çıktı. Fikir, kafamda şekillendikten sonra asıl zor olan kısım başladı: projeyi yazmak. Projeyi yazdıktan sonra ise uzun ve heyecanlı bir bekleyiş süreci başladı bizim için. Fikrimi hayata geçirmeyi o kadar istiyordum ki bahsettiğim süre bu nedenle bana olduğundan çok daha uzun gelmiş olabilir. Derken projemiz İçişleri Bakanlığı tarafından kabul edildi ve gerçekten zorlu olan ikinci kısım başladı. Simülasyon ortamı için uygun alan bulmak, bu alanın içini projeye uygun hale getirmek gibi zor ancak bir o kadar da anlamlı işleri halletmemiz gerekti. Başından sonuna kadar sevgi temelli bir paylaşım ve motivasyonla ilerlediğimiz için çevremdeki kişilerden pek çok gönüllü katılım oldu hazırlık aşamasında. Yani projemizin amacı ile buna destek verenler birbirine paraleldi. Görenler yanımızdaydı, bakıp da görmeyenler es geçti diyelim.
Türkiye’de engelli bireylerle ya da bizim onlara karşı davranışlarımızla ilgili neler yapılabilir?
Engelli bireylerle ilgili olarak sanırım ilk yapmamız gereken şey “görmek”. Otobüste yanımıza oturan, bizimle aynı apartmanda yaşayan, çocuğumuzla aynı sırayı paylaşan insanları görmemiz, fark etmemiz şart. Daha sonra tabii ki empati yapmak gerekiyor. Ancak bu empati, “Hepimiz engelli adayıyız.” minvalinde olmamalı. Bu bakış açısının bir fayda getirdiğine inanmıyorum. Bahsettiğim empatinin temelini, “Engelli bireyler neden benim eriştiğim haklara erişemiyor?” sorusu oluşturmalı. Ülkemizde engelli bireylerle ilgili etkinlikler, projeler genelde sevgi teması üstünden ilerliyor. Halbuki sevgi, engellerle ilgili bir kavram değildir. “İnsan sevgisi” zaten en kapsayıcı ifadedir. İnsanları sevelim ve birbirimize saygı gösterelim. Birbirimizin haklarına özellikle. Saygıdan yoksun bir sevgi, engelli bireyler söz konusu olduğunda sadece vicdan rahatlama olarak kalır.
Son olarak eklemek istediklerinizi de alabiliriz.
İstasyonumuz, kullanmaya pek alışkın olmadığı duyularını aktif hale getirmek ve farklı bir tecrübe yaşamak isteyen herkesi bekliyor. 4 Duyu İstasyonunda hem şaşıracaksınız hem de buradan çıktıktan sonra yaşama bakış açınızın değiştiğini göreceksiniz. Çünkü görme engelli bireylerin gündelik hayatta karşılaştıkları zorlukları anlamaya çalışma amacından ortaya çıkan fikrimiz zamanla herkesin duyusal ve duygusal engellerini fark etmesini hedefler oldu. Zifiri karanlıkta bir parkta bank üstünde oturduğunuzu hayal edin. Kuşların ve çocukların sesi, simidin kokusu, çayın tadı ve teninize değen rüzgâr… Siz ışıkta onları fark etmiyorsunuz ama onlar oradalar. Bunları çok daha anlamlı ve fark edilebilir kılmak isteyen herkesi 4 Duyu İstasyonunda ağırlamak istiyoruz.