Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1981 yılı, Karadeniz Ereğli doğumluyum. Öğretmen bir ailenin çocuğuyum; ne mutlu ki İlhan ve Tuğrul Demirsu isimlerini Ereğli’ de bilen çoktur. İlkokulu TED Karadeniz Ereğli Koleji’ nde, ortaokul ve liseyi ise Karadeniz Ereğli Anadolu Lisesi’ nde okudum. Üniversitede, İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü’ nden mezun olduktan sonra, yakın zamanda Uludağ Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’ nin ortaklaşa yürüttüğü yüksek lisans programında MBA master’ ımı tamamladım. Üniversite dönemim çalışarak ve en sevdiğim hobim olan dans ederek geçti. İlk çalışmaya başladığımda babamın, “Çocuğum harçlığın mı yetmiyor, neden bu kadar erken çalışmak istiyorsun?” dediği kulağımda çınlıyor hala. Çalışmak beni hep motive etti ve dinç tuttu, bu sayede üniversitede okurken CMC İletişim Şirketi’nde İnsan Kaynakları departmanının yöneticiliğini emanet ettiler. Ben de şirketimle büyüdüm. Personel sayımızı 3 katına çıkarttığımız, temposu yüksek bir dönemdi. Sonra evlendim ve Bursa’ya yerleştim. Acıbadem Bursa Hastanesi kuruluş aşamasındaydı o dönemde. 7 yıllık bir çalışmanın ardından otomotiv sektörüne geçtim ve Aktaş Holding’de çalışmaya başladım. Şu anda ise Maysan Mando firmasında İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapıyorum. Bursa’ya ilk geldiğim yıllarda, TEGV’de (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) gönüllülük çalışmaları gerçekleştirdim; şimdi ise Gönüllü Hareketi Derneği’nin “Benim Adım Gelecek” projesinde Usta olarak yer alıyorum. BUSİAD’ın (Bursa Sanayici İş Adamları Derneği) uzmanlık gruplarından biri olan Yenilikçilik ve Yaratıcılık Uzmanlık Grubu’nda da aktif olarak çalışmalarımı devam ettiriyorum. Aynı zamanda www.bursadabugun.com sitesinde aktüel köşe yazıları yazıyorum.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Ereğli’ye her fırsat bulduğumuzda geliyoruz. Kendi ailemin tamamı Ereğli’de. Eşim ve kızım da en az benim kadar Ereğli’yi seviyorlar ve tatil zamanlarının gelmesini bekliyorlar. En son, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatilinde fırsat yaratıp geldik. Sahil harikaydı; güneşli bir tatil oldu bizim için. Çok uzun zamandır görmediğim ilkokul öğretmenim Melek Hanım’ı görmeme bile vesile oldu. Yıllar akıp geçmiş, gözlerim dolu dolu oldu onu görünce.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Ben Ereğli aşığı birisiyim. ‘Memleket’ kelimesini kullanmayı da Ereğli’den dolayı severim. Asla Zonguldaklıyım demem mesela. Her zaman Karadeniz Ereğli’dir benim memleketim. Ve bunu da hep övünerek anlatırım. Şimdi sahil şeridinde yürürken, simalar-kişiler o kadar değişmiş ki. İnsan yürürken tanıdık birilerini arıyor göz göze gelecek. Eskiden her yanımızdan geçenle selamlaşırdık, annemin ve babamın meslekleri gereği sosyal çevreleri hep geniş oldu; kimi zaman selamlaşmaktan yürüyemezdik caddede. Umarım memleketimde bu samimiyet bozulmaz. Yakın zamana kadar festivaller harikaydı. Tekrar olmasını çok isterim. Bursa gibi büyük bir şehirde yaşamamıza rağmen festivallerde o kadar çok sanatçıyı izleme imkânımız oldu ki. Jazz Festivalleri olurdu mesela, gerçekten bir ilçe için olağanüstü bir imkândı. Bayramların coşkusu bile başkaydı, daha kalabalıktı, daha coşkuluydu.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Ereğlili olmak ve gençlik yıllarını böyle modern ve dingin bir şehirde yaşamak, gerçekten bir şans bence. Şu anki kimliğimin oluşmasında, büyüdüğüm şehrin bana çok katkısı oldu. O yıllarda arkadaşlık ilişkilerimiz de harikaydı. Araya mesafeler ve yıllar girince, ister istemez bir şekilde kopuluyor. En çok o yılları ve arkadaşlarımı özlüyorum. Lisede boru trampet takımındayım ve gitar çalardım; Müzik Öğretmenlerim Gülay Hanım ve Suat Bey’in katkısı büyüktür. Ne çok anı biriktirdik birlikte. Anılar deyince aklıma ilk lise yıllarım geliyor.. Çocukluğumda Ereğli’de, şimdi tersane limanı olan sahil şeridinde ailecek denize girerdik, deniz pırıl pırıldı; çocukluğumun tatilleri hep Karadeniz’de geçti, şimdi çocuğumu oralarda denize sokamıyorum.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
Tabi ki Osmanlı Çileği, Balık ve Deniz; bir de Midye Tava. Ailem en önemlisi… Ereğli’nin simidi mesela, yok başka yerde… 3’ten fazla oldu değil mi? Saysam, daha çok sayabilirim…
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
9 yaşında bir kızım var, onunla dolu bir zaman, benim için paha biçilemez.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Faydalı olabilmek, bana manevi olarak çok haz veriyor. Hayatı hareketli ve sosyal yaşamaya çalışıyorum. Sadece iş-ev ikileminden çıkabilmek adına da sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olarak çalışmaya ve dernek faaliyetleri yürütmeye çalışıyorum. Bazen soruyorlar bu kadar harekete nasıl yetişiyorsun diye; sanırım ben hareketten besleniyorum.