Merve Deniz – İngeç Bahçeşehir Koleji Görsel Sanatlar Öğretmeni Sanat Eğitimcisi
Modern Sanat Eğitimi bireyin yaratıcılığını geliştirmesinin yanı sıra el becerisini ve düşünce aktarımını da önemli derecede etkiliyor. Ancak her çocuk farklı gelişim aşamalarından geçiyor. Öncelikle sanat eğitiminin çocuğa özel olması gerekiyor. Öğrencilerin başta kendilerini iyi ifade edebilmeleri, yeteneklerini geliştirmeleri, bakış açılarını genişletebilmeleri, yaratıcılıklarını arttırabilmeleri için sanat eğitimi oldukça önemli. Sanat eğitimi derslerimizde kullanılan farklı yöntem ve teknik, sanat eğitimi sürecini daha öğretici kılıyor. Bu bağlamda Modern Sanat Eğitim Sürecinde çocuklarımızın görsel-uzamsal düşünmelerini sağlamak ve zihinsel birikimlerini iki veya üç boyutlu düzlemde somutlaştırmalarına yardımcı olmayı amaçlayan bir süreç uygulamalıyız. Sanat Eğitimi sadece ressam, heykeltraş, fotoğrafçı yetiştirmeye hizmet etmez, sanatı seven algısı açık, çevresini ve toplumunu sorgulayan, meraklı, inceleyen ve yaşadığı toplumla birlikte dünyayı araştıran bireyler yetiştirmektedir.
Görsel Sanatlar Öğretmenlerimiz tüm eğitim şartlarında ellerinden geldiği süreç ve teknikleriyle öğretim yöntem ve tekniklerini her çocuğun özel, yani bireysel olmasına bağlamalı. Çünkü her çocuk özel ve farklıdır. Dolayısıyla bu farklılıklar teknik, yöntemsel açıdan çeşitli yaklaşmayı gerektirir. Öğrenciler yetenek alanı olarak gördüğü Görsel Sanat dersine karşı bir çeşit önyargı içindedirler. Çocuklar derste eğlenerek ve öğrenerek çalışmalarını yaparlarsa, her öğrenciye yönelik farklı seviyelerde teknik ve yöntem kullanılırsa başarı sağlanmış olur. Elbette yetenek bu alan için yadsınamaz şekilde önemlidir. Ancak her çocuk, her öğrenci mutlu olarak yaptığı her işte olduğu gibi Görsel Sanatlar derslerinde de mutluluğu keşfederse öğrenme ve üretme döngüsü sağlanmış olacaktır. Anneler babalar ve tabi ki Görsel Sanatlar Öğretmenlerine büyük iş düşüyor. Örneğin 4 yaştan sonra çevre ve insan algısı düşünsel olarak oturmaya başlayan çocuklara müdahale edilmemelidir. Çocuk çalışmalarını dilediğince yapmalı, hayal ettiği gibi, istediği rengi kullanarak kendini dilediğince ifade etmelidir. Sanat eğitimcileri olarak öncelikle eski eğitim metotlarını bırakmalı ve standartların dışına çıkmalıyız. Öğrenci dersimizi sevmeli ve deşarj olabileceği bir alana dönüştürmelidir. Sanattan soğumuş, kısıtlanmış, dışlanmış, duygularını doğru ifade edemeyen hırçın bir nesil yetişmesine vesile olmayalım. Duygusal yönden güvensizlik, saldırganlık, korku gibi olumsuz duygular yaşayan ve davranışlar sergileyen çocuklarımızı sanat eğitimi ile yoğurmalıyız. İnanıyorum ki olumsuz davranışlar ve duygular, olumlu davranış ve duygulara yerini bırakacaktır. Sanat eğitiminin hedefi farklılık sağlamaktır. Bu da biz sanat eğitimcilerine düşen en büyük görevdir. Her bireyi ‘’Sanata Çağrı’’ sloganıyla yeni bir pencereden dünyayı anlamlandırmaya çağırıyorum.