Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
30 Temmuz 1967 yılında Kdz. Ereğli’de doğdum. Cumhuriyet İlkokulunu bitirdikten sonra Kdz. Ereğli TED’e girdim. Biz okurken Anadolu Lisesine dönen okulumuzun lise kısmından 1985 yılında mezun oldum. İTÜ Elektrik Mühendisliğini kazandıktan sonra İstanbul maceram başladı. 1992 senesinde oradan mezun oldum ve aynı üniversitede İşletme mühendisliğinde yüksek lisans yaptım.Okuduğum dönemlerde ortaokulda başladığım basketboldan hiç kopmadım. Hatta üniversite yıllarımda basketbolu profesyonel olarak yapmaya başladım. Hobi olarak başladığım spordan zaman içinde para kazanmaya başlamak basketbolu gerçek mesleğim haline getirdi. Bundan dolayı kendimi hep çok şanslı hissetmişimdir. Ereğli’de okul takımının yanında Erdemirspor ile başlayan yolculuğum sırasıyla 5 sene İÜSBK (İstanbul Üniversitesi Spor Birliği Kulübü), 2 sene Fenerbahçe ve 9 sene Galatasaray olmak üzere toplamda 4 ayrı takımın formasını terlettim. Ayrıca uzun yıllar Kadın Basketbol Milli takımı olmayan bir ülkede A Milli takım kurulduktan sonra 101 kez A Milli Takım formasını giydim ve kaptanlığını yaptım. 2001 yılında basketbol oyunculuğunu bıraktıktan sonra antrenörlüğe başladım. Yıldız Kız Milli Takım, Erdemirspor A Kadın Takımı, İTÜ Genç Erkek Takımı, Ankara TED A Kadın Takımı Baş Antrenörlüğünden sonra Galatasaray A Kadın Takımı Yardımcı Antrenörlüğü yaptım. Son olarak da Kırçiçeği Bodrum Basketbol Takımı Baş Antrenörlüğü görevini yürüttüm. Oyunculuğum sırasında eşim Murat Özyer ile 1996 yılında evlendim ve 2007 yılında Ayşegül ismini verdiğimiz bir kızımız oldu.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
En son herhalde 2016 yılının Mayıs ayında Ereğli’ye geldim. Belli aralıklarla gelmeye çalışıyorum aslında. Özellikle mezuniyet günümüzde arkadaşlarla bir araya gelmek çok keyifli. Önce salonda basketbol maçı yapıyoruz sonra HASAN KURU’da pide (favorim kapalı kıymalı yumurtalı ) ve akşam mezuniyet gecesi yemeği. Rutinimiz bu şekilde. Zamanla her şeyin değiştiği gibi Ereğli’de değişmiş tabii. Büyümüş ve insanları değişmiş doğal olarak. Buluştuğumuz arkadaşlarımız ve hocalarımız dışında tanıdık çok az. Ayrıca bizim çocukluğumuzda hiçbir zaman boş göremeyeceğiniz mahalle araları boş ve sessiz. Oturduğumuz yerler çok yıpranmış. Ama yine de çok güzel. Biz bir araya geldiğimizde yine çok eğleniyoruz. Birlikte büyüdüğümüz arkadaşlarımızla hiçbir zaman kopamıyoruz. Ne zaman bir araya gelsek bir gün önce ayrılmış gibiyiz. Bu bana çok iyi geliyor.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Bana yaşattıklarını, çocukluk ve gençlik günlerimi özlüyorum. Doğduğum evi, çocukluğumun geçtiği sokakları her geldiğimde geziyorum ve hüzünleniyorum; mutlu oluyorum karmaşık hisler. Ama sokaklarda kimseleri göremeyince biraz sinirleniyorum açıkçası. Kimse elindekinin değerini bilmiyor. Biz çocuğumuza ve kendimize İstanbul’da bu şartları sağlayabilmek için şehrin dışında yaşıyoruz. Bu ‘teknoloji gelişti mertlik bozuldu’ gibi bir şey. Herkes internet üzerinden haberleşiyor. Yüz yüze iletişim kalktı. Ben sokak çocuğu modelini seviyorum. Ve başarının oradan geleceğine inanıyorum. Ben Ereğli’ nin eski halini özlüyorum.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Ereğli ile ilgili her şey aklımda hangisini anlatayım bilemiyorum. Kocaman’da yaptığımız piknikleri mi, çadır kurup yaptığımız kampları mı, eski plajda yediğimiz tostları mı, yelken kurslarını mı, yüzme kurslarını mı, ağaçların tepesine çıkıp arabaları düdüklerle durdurmalarımızı mı, bisiklet yarışlarımızı mı, domates savaşlarımızı mı, futbol maçlarımızı mı, gece sokağa çıkışlarımızı mı? Tüm bunlar daha ilkokul yıllarımda yaşadıklarım, orta okul ve lisede yaşadıklarıma sıra gelmedi bile! Okul ve basketbol anılarımı sıralasam sayfalar yetmez. Mutlaka bir tane yazmam gerekirse ortaokul ve lisede yaşadığım 2 Türkiye şampiyonası final maçı benim unutulmazlarım arasındadır.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
Çocukluk anılarım, Hasan Kuru pideleri ve Osmanlı çileği. Ayrıca Ereğli Demir Çelik Fabrikası demeden geçemeyeceğim zira babamın fabrikadaki işi dolayısıyla hayatımız burada şekillendi. 4 oldu ama olsun!
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Sinemaya gitmek, ailemle birlikte vakit geçirmek, deniz kıyısında yürüyüş yapmak ve basketbol maçları seyretmek.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Ailem, arkadaşlarım ve basketbol.