Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1973 yılında İzmir’de doğdum. Ereğli’ye 1981 yılında geldik. İhsan Yılmaz İlkokulundan mezun oldum ve Ereğli Anadolu Lisesinde eğitimime devam ettim. Üniversite ve yüksek lisans eğitimimi Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlik bölümünde tamamladım. Şu anda hayalim ve baba mesleğim olan mimarlığa dünyaca ünlü Fransa’daki Louvre Müzesinin ikincisi olan Dubai Louvre Müzesi inşaatında Dizayn Yöneticisi olarak devam etmekteyim.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Ereğli’ye her sene gelmeye çalışıyorum. Biz Ereğli’liyiz, annem ve babam oradalar. Ama 9 yıldır yurtdışında yaşayınca bu geliş gidişleri istediği gibi ayarlayamıyor insan. Ereğli’ye en son geçen yıl Anadolu Lisesi mezuniyetimin 25. yılında gelmiştim. Benim Ereğlim; herkesin birbirini tanıdığı, insanların birbirine hoşgörüyle baktığı, selam verdiği, sinemaları olan, tiyatro gösterileri olan cıvıl cıvıl, sımsıcak bir şehirdi. Açıkcası son gelişimde tüm Türkiye’de tanık olduğum o değişime Ereğli’de de rastladım. İnsanlar birbirinin yüzüne bakmıyor, sinirli, anlayışsız ve en ufak bir problemde kavga çıkaracakmış gibi davranıyorlardı. Bir de yıllar içinde kent dokusu maalesef bozuluyor ve Ereğli’nin elindeki en önemli tarihi miraslar yok oluyor. Mesela çarşı içindeki tarihi set duvarı bir yağmurda yıkılmış ve yerine betondan bir set yapılmış, ya da tarihi bozhane hamamı, her geçen gün kaybolup gidiyor. Şehirler kendi geçmişlerine sahip çıkmalı, kendine; öz kent dokusuna sahip çıkan şehirler, kendi ekonomilerini sürdürülebilir hale getirip daha da gelişirler, bunun birçok örneğini Avrupa’da görüyoruz. Ereğli için dileklerimiz, isteklerimiz hiç bitmez.
Çınaraltı, Hasan Kuru’nun Pidesi, annemin eczanesinde annemle kahve içmek. Bunun dışında çocukluğum, Askeriye Plaji, Ereğli’deki günbatımı en çok özlediklerim arasında.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Çınaraltı, Hasan Kuru’nun Pidesi, annemin eczanesinde annemle kahve içmek. Bunun dışında çocukluğum, Askeriye Plaji, Ereğli’deki günbatımı en çok özlediklerim arasında.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
1991 senesi, üniversite sınav sonuçlarını bekliyorum. O gün sürücü kursundayken babam geldi ve bana mimar oluyorsun tebrik ederim diyerek haber verdi; üstelik Mimar Sinan Üniversitesini kazanmıştım. Hayallerimin okulunu ve mesleğini kazanmış olmanın sarhoşluğu hiç geçmedi ve inanın halen devam ediyor. Üniversite sonuçlarının öğrenildiği o hafta Ereğli’de karşılaştığım neredeyse herkes bana ismimle hitap etmek yerine, mimar hanım dedi. Kendimi büyük işler başarmış gibi hissettiğim harika bir haftaydı.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
Evim, Çınaraltı, gençliğim…
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
En sevdiğim şey hafta sonlarında arkadaşlarımla beraber büyük sofralar kurup, saatlerce sohbet ederek keyifli vakit geçirmek. Yoğun çalışma hayatında en çok özlediğim şey ailem, arkadaşlarım ve evim. Evden hiç çıkmadan geçirilmiş bir gün benim için çok önemli; kitap okumak, film seyretmek vazgeçilmezlerim. Bir de bol bol seyahat etmek olmazsa olmazım.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Ben çok kolay mutlu olabilen bir insanım ama en büyük mutluluğum evde otururken bir anda kızımın sesini, kahkahalarını duymak ve onun sağlıklı, mutlu olduğunu bilmek.