Gürdal ÖZÇAKIR
Aydın BABAOĞLU, Karadeniz Ereğli’de ‘Babaoğulları’ diye bilinen bir ailenin çocuğudur. Ağabeyi Ayhan ile beraber kalıtsal bir rahatsızlık eseri ikisi de cüce olarak dünyaya gelmişlerdir.
Türkiye onları ilk olarak “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” filmi ile tanıdı. Ben ise daha 2 yaşlarında iken tanımışım. Filmografisine bakılırsa film büyük ihtimalle “Keloğlan ve Cankız” olmalı. O sıralar Keloğlan filmlerinin popüler olduğu dönemmiş. Aile matinelerine tüm mahalle, hanımları, çocukları ile beraber cümbür cemaat gidermiş. Ben film afişini görünce basmışım feryadı… Bizimkiler sinemaya giremeden dönmüşler. Çünkü henüz kısa bir süre önce Aydın BABAOĞLU’nu bir akrabalarının evinde misafirlikte görmüşüm. Annesi Aydın’ı yıkamış, o da küçük bedeni havluya sarılı olarak pat diye karşımıza çıkınca feryadı basmışım. Anlayacağınız ben, uzun süre ondan korkumdan dolayı ne filmini seyretmişim ne de onunla konuşmuşum.
Rahmetli babam hep anlatırdı; Karadeniz Ereğli sanayi şehri olmadan, yani ERDEMİR kurulmadan turistik bir kasaba, dünya güzeli bir mekânmış… Bugün fabrikanın olduğu alan “Uzunkum” adı verilen güzel bir kumsalmış. 1961 yılı Temmuz ayına ait HAYAT Dergisi Uzunkum’u şöyle anlatıyor: “Şehrin Uzunkum mevkiinde Turizm Derneği tarafından kurulmuş 30 çadırlı bir kamp vardır. Komplo çadırların aylık kiran 45 liradır. Yaz, Ereğli’nin deniz ve istirahat mevsimidir. Deniz motorları Uzunkum Plajı’na 25 kuruşa dolmuş yaparlar. Plajda kabine kirası 25 kuruştur. Deniz 150 metre uzaklığa kadar adam boyunu geçmez. Halkı son derece medeni ve anlayışlıdır.”
şte Uzunkum yolu üzerinde Aydın Ağabeylere ait bir üzüm bağı varmış. Babam derdi ki; Aydın ve ağabeyi Ayhan bu üzüm bağının asmaları arasında çocukluk dönemlerinde koşturup dururlarmış. Babam Kdz. Ereğli’nin ilk gazetesi olan Şirin Ereğli Gazetesi ve matbaasında mürettip olarak çalışırdı. Bir dönem Aydın ağabeyin büyüğü Ayhan da matbaada çalışmış. Ben Aydın ağabeyi ortaokul ve lise çağlarımdan daha net hatırlıyorum. Kendisi gururlu ve asabi bir yapıya sahipti. Çarşıda sırf onu kızdırmak için bazı kendini bilmezler ona takılırlardı. O da çok kızar ve çok ağır küfürler ederdi. O şahısların bu nedense hoşuna giderdi. O dönemlerde içkiye de alışmıştı. Anlaşılan unutulmak ve popülerliğini yitirmek onu üzmüştü. Bir sünnet düğününde içmiş -zaten bir şişe bira onu sarhoş ederdi- çıkmış bir masaya, bayılana kadar müzik eşliğinde oynamıştı. Maddi olarak bir problemi yoktu.
Aydın BABAOĞLU Erdemir emeklisiydi. En son onu TRT’de yayınlanan 1986 yapımı “Duvardaki Kan” adlı dizide izlemiştik. Dizi tekrar gündeme gelebilirdi, çünkü malum 2015 sözde Ermeni Soykırımının 100. Yıldönümü ve bu dizi Ermeniler tarafından kalleşçe şehit edilen Talat Paşanın hikâyesini anlatıyor.
Aydın ağabeyi sonradan pek göremedim. Ara sıra bizim mahalleye gelir, “arka bahçe” dediğimiz bahçede mahallenin bayanları ile laflar, sohbet edermiş. Sanırım tığ işi el işleri yapmayı o dönemde öğrendi. Sonradan Zonguldak’taki akrabası bir hanım onu yanına aldı ve bakımını üstlendi. 2009 yılında vefatını ben de bir gazete haberi ile öğrendim. Allah rahmet eylesin. Bu kubbeden 80 cm.lik bir de Aydın BABAOĞLU geçti.
AYDIN BABAOĞLU (1954-2009)
1954 yılında Kdz. Ereğli de doğmuştur. 80 santimetre boyundaki Aydın BABAOĞLU, 1970’li yıllarda Rüştü ASYALI’nın başrol oyuncusu olduğu Keloğlan filmlerindeki cüce Bicirik veya Bastıbacak, Pamuk Prenses ve 7 Cüceler filminde cücelerden Keloğlan ve Atını Seven Kovboy filminde Joe Dalton rollerini canlandırdı. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler filmindeki rol arkadaşlarından ağabeyi Ayhan BABAOĞLU ise 1982 yılında vefat etmiştir. Aydın BABAOĞLU Ereğli Demir ve Çelik Fabrikalarında işe girerek 1991’de buradan emekli olmuştur. Kanser hastalığına yakalan Aydın BABAOĞLU hastalığı sebebiyle 14 kiloya kadar düştü rahatsızlanarak kaldırıldığı Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde 31.03.2009 tarihinde kalp krizi sonucu vefat etti.