3 boyutlu yazıcıların giderek yaygınlaşmasıyla birlikte 2000’li yıllarda ilk olarak Amerika’da ortaya çıkan ve öncülüğünü Dale Dougherty’ın yaptığı “Maker Hareketi”; günümüzde İstanbul’dan başlayıp tüm Türkiye’ye yapılan panayırlarla yayılan bir hareket haline geliyor. www. makersturkiye.com oluşumu altında gerçekleştirilen bu panayırlarda buluşan pek çok maker, irili ufaklı etkinlikler düzenleyerek bir araya geliyor, tanışıyor, geliştirdikleri projeleri, yarattıkları eserleri, ürünleri paylaşıyorlar. İngilizce “make” (yapmak) kelimesinden türeyen hareketin amacı, gelişen teknolojiyle -özellikle 3 boyutlu yazıcılarla- insanların yaratma, yapma, paylaşma içgüdülerini tatmin etmek, projeler üretmek. Hem gelişen teknolojinin olanaklarını hem de el işçiliğini kullanarak fabrikasyon üretim yerine yaratıcı, farklı, kişiye özel ürünler tasarlamak.
Kısaca Maker Hareketi (Maker Movement), teknoloji ile “kendin yap” kültürünün birleşmesinden oluşan, dünyada hızla yayılan bir bir akımdır. Dale Dougherty’nin tanımına göre, “Maker ruhunun” temelinde rekabet yerine paylaşım, para yerine yetenek, yoğun ezber bilgi yerine deneyim vardır.
Bunun dışında Türkiye’de geliştirdiği bir teknoloji projesini hayata geçirmek isteyen ancak yeterli sermayesi olmayan insanlara; projelerini toplum desteği ile buluşturabilen ARI KOVANI gibi platformlar da oluşmaya başladı. Bu gibi platformlardan siz de geliştirdiğiniz bir teknolojik yeniliğe destek arayabilir veya ALYA 3D Yazıcı gibi beğendiğiniz projelere destek olabilirsiniz. Bana göre bu platformdan çıkan ilk başarılı girişim olan; çocukların “icat çıkarması” için güvenli bir araç olarak tasarlanan Alya 3-D Yazıcıyı sizlere kısaca tanıtmak isterim:
Alya 3-D Yazıcı, çocukların yaratıcılıklarını canlandırmak, üç boyutlu düşünme yeteneklerini geliştirmek ve teknolojiyi üretmelerine destek olmak için tasarlanmış bir üç boyutlu yazıcıdır. En önemlisi, çocukların teknolojiyi tüketici olarak değil, üretici olarak kullanmalarını sağlar. Çocukların zihnindeki yaratıcı fikirler ve sıra dışı tasarımlar form kazanarak hayata geçer. Bu yazıcı ile çocuklar ne yapabilir derseniz size cevabım onların hayalleriyle sınırlıdır olur; yani sonsuz bir yaratıcılık gücü. Minecraft’ta yaptıkları çizimleri üretebilirler. Kendi oyuncaklarını üretebilirler,Takı tasarlayabilirler.Doğa için yaratıcı çözümler geliştirebilirler. Çevreleri değiştirecek ve güzelleştirecek objeler üretebilirler. Proje fikrinin ortaya çıkışı, Katı Hal Arge kurucusu Ahmet Alpat’ın baba olduğu döneme gelir. Kızı için 3-D yazıcıdan çeşitli oyuncaklar üreten Ahmet, çocukların kendi oyuncaklarını üretebilmesi için bir 3-D yazıcı yapmaya karar verir ve ilk prototipleri geliştirir.
Zeynep Alya şu an 2 yaşında. Adını verdiği 3-D yazıcıyı kullanarak kendi oyuncaklarını üretecek yaşa gelmeyi bekliyor. Devrim Arabalarını, Vecihi Hürkuş’u, Nuri Demirağ’ı, ülkemizin kaçırdığı bir çok sanayi ve teknoloji trenini hepimiz üzülerek hatırlıyoruz. Gelecek trenleri kaçırmamak için zihni yaratıcılığa ve yeni gelişmelere açık, olayları farklı boyutlarıyla analiz edebilme becerisine ve katma değer üretme zihin yapısına sahip bir nesile ihtiyacımız olduğu tartışmasız bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Alya 3-D Yazıcı’nın sağladığı beceriler bu neslin oluşması için gerekli zihinsel altyapının oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
Kaçırdığımız sanayi devrimlerini sıralayarak çok karamsar bir tablo da çizmek istemem çünkü gelecek teknolojide ve tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de teknolojiyi sadece kullanmak yerine yaratmak için çabalayan çocuklar ve gençler de var.
Kaan 18 yaşında. Robert Kolej son sınıf öğrencisi. Kartviziti var. Üzerinde öğrenci yazmıyor. Çünkü o bir girişimci. Yaz okulunda tanıştığı üç üniversite öğrencisi ile birlikte 6 ay önce bir “startup” kurdu. Sanayi Bakanlığı fikrine teşvik verdi, YTU TeknoPark’da bir ofisin kirası ve masraflarıyla birlikte. Akıllı priz tasarladılar. Son dönemde IoT(Internet of Things / Nesnelerin Interneti) kavramını duymuş olmalısınız. Internete bağlı cihazlar arasındaki bilgi alışverişi, toplanan verinin akıllı şekilde analiz edilmesi ve analiz edilen bilginin kullanıcının hayatını kolaylaştırması bu kavramın temelini oluşturuyor. Gelecek burada gizleniyor. Aslında günlük hayatımızda bu teknolojileri kullanıyoruz. Örneğin evinizdeki karbondioksit miktarı arttığında ve zararlı bir boyuta ulaştığında iPhonenunuza bir mesaj gelebilir. Hayatımız akıllı evler, akıllı arabalar, akıllı saatler gibi her gün karşılaştığımız IoT örnekleri ile dopdolu. Peki sanayi bakanlığı Kaan’ın hangi fikrini teşviğe değer görmüş?
Tasarladığı ‘akıllı priz’in bir dolu özelliği var, günlük hayata dair analizler iyi yapılmış ve inanılmaz zekice ama bir o kadar da basit, anlaşılır çözümler üretilmiş. Bulaşıkları yıkamak istediğinizde size soruyor, “30 dakika sonra şu kadar daha az elektrik ücreti ödeyeceksiniz, daha sonra yıkamak ister misiniz?” Eğer cevabınız evetse bulaşıklarınızı 30 dakika sonra yıkamaya başlıyor. Günün hangi saatinde elektriğin ne kadar ücretlendirildiğini internetten güncel olarak alıyor ve bu konuda sizi bilinçli tercihler yapmanız konusunda yönlendiriyor. Televizyonunuz stand by durumunda kalınca da belli bir enerji harcıyor. Buna vampir enerji deniyor. Kaan ve arkadaşlarının tasarladığı ürün odaya geldiğinizi sensörler yardımı ile anlıyor ve televizyonunuzu standby konumuna getiriyor, siz odadan çıktığınızda ise elektriği tamamen kesiyor. Böylece paranız cebinizde kalıyor.
Mezunları bir araya getirmek için uygulama(app) yazan, bir yazılım geliştirme kulübünü yöneten ve Apple tarafından dünya çapında sınırlı sayıda öğrenci arasına girerek #WWDC14 ile ödüllendirilen Metin Say’dan tutun da, alzheimer hastalarına yönelik harika bir tiyatro oyunu yazan Mert Esencan’a ve görme engelli çocuklar için geometri müfredatını baştan yazan ve seneye Alan November ile birlikte 1000 kişiden fazla bir eğitimci topluluğuna BLC etkinliğinde sunum yaparak farkındalık yaratmayı amaçlayan bir grup öğrenciye kadar. Daha pek çoğu hayatımızdalar. Biz onları görüyor muyuz, dinliyor muyuz?
Bu öğrencilerin en güçlü yanı sadece hayatta ihtiyaçları farketmeleri, üzerinde düşünmeleri, biraraya gelmeleri ve çözüm üretmeleri değil aynı zamanda etraflarında bir öğrenme ağı oluşturmaları. Kaan yaz okulunda 3B Tasarım üzerine bir dersin müfredatını oluşturdu ve eğitmenliğini yaptı. Öğrencileri kendi tasarladıkları, 3B yazıcıdan çıktılarını aldıkları parçalar ile oluşturdukları robotları yine kendi yazdıkları kodlarla hareket ettirdi. Öğrencilerinin dünyasında yeni pencereler açtı. Okulunda Maker kulübünü kurdu ve şu an 20’den fazla öğrenciye liderlik ediyor. Bu arada 3B yazıcı tasarladığını ve bu yazıcının çalıştığını söylemek akıllara durgunluk veriyor. Yani Kaan’ın kendi ürettiği bir 3B yazıcısı var.
Gelecek çocuklarda ve onların teknolojiyi kullanmasında saklı. Bize düşen görev de sadece teknolojiyi tüketmekle kalmayıp; ister bir maker olsun ister olmasın, araştıran, eleştirel düşünen, üreten ve paylaşan bir nesil için onları yakından tanımaya çalışmak, “cahil hoca” olmaktan çekinmeyip; sadece bilgi ve tecrübemizle değil öğrenmeye olan tutkumuzla da rol model olmak.