Rıdvan Türkekul – Müzik Öğretmeni
Dünyanın her yerinde, her çocuk bir Kızılderili ninnisi ile uyur mu? Uyur. Onu dinleyen herkes onun ninni olduğunu anlar mı? Anlar.
Bundan 500 yıl önce Pir Sultan türküleri halkın içinde seviliyor, çalınıp söyleniyor muydu? Evet… Peki bugün? Bugün de dinleniyor, seviliyor, söyleniyor. 500 yıl sonra da söylenmeye, sevilmeye, dinlenmeye devam edecek mi? Büyük bir olasılıkla, evet.
Bir gün insanlık bir başka gezegene göçmeye karar verirse, emin olun orada da Beethoven, Mozart, Bach çalınıyor olacak. İşte “EVRENSELLİK” böyle bir şey. Yok olmamak. Evrenin bir köşesinde durup insan uygarlığının geçit törenini izleyebilmektir. Kişiye kazandırmamız gereken en önemli şey; bakış açısı, duruş, tavır, sorgulama gücü ve kültürdür. Bunların olmadığı bir akademik bilgi birikiminin pek faydası yoktur.
Peki, en kısa yoldan bu özelliklere sahip olabilmenin yolu nedir? Bu işin sırrı nerededir? Benim görüşüm, küçük yaşlardan itibaren;
1. SEVEREK OKUMAK (Kitap)
2. BİLEREK DİNLEMEK (Müzik)
Kitabın nasıl okunacağını, müziğin nasıl dinleneceğini kim öğretiyor veya kim öğretmeli?
Yanıt: “Okul öncesinde aile, okula başladıktan sonra da aile ve okul birlikte eğitimin ilk yıllarından itibaren bunu öğretmeye başlamalıdır.” Kısacası yaratıcı bir kuşak gelsin istiyorsak, severek okuyan ve bilerek dinleyen gençlere ihtiyacımız var.
Müzik; karmaşık, zor, ucu bucağı olmayan, hiçbir zaman erişilemez bir şey değildir. Eğer okuldan veya aileden getirdiğin bir birikimin varsa müzik çok kolaydır. Zaten gerçek sanatçılık kolayı yakalayabilme ile ilgilidir. Evrenin boşluğunda gezen, henüz bestelenmemiş, çok basit ama çok güzel melodiler bestelenmeyi bekliyor. Bunlardan birini tutup çeken belki de bizim öğrencilerimizden biri olacaktır.
Bu nedenle okullarda kitap okuma projelerinin yanı sıra müzik dinleme projelerinin olması, uygulanması gereklidir. Bu müzikler bize televizyonların dayattığı müzikler değil, kendi seçtiğimiz, evrensel karakter taşıyan eserler olmalıdır. Okuyan, dinleyen, yazan, çalgı çalan, söyleyen insan hayat perspektifini yakalamada zorlanmaz. Bugün binlerce yetenekli, deha insan, bu özelliklerinin olduğunu bilmeden yaşamını sürdürüyorsa bu eğitimin ayıbıdır.
Değerli ilkokul öğretmenim, senin sınıfında, arka sırada oturan çelimsiz, sarı kız var ya. Hani sesi güzel olan, adı da “İdil”. Belki o İdil Biret’tir…