Ereğli Müzesi, Halil Paşa Konağı olarak bilinen zemin + üç katlı, orta sofalı plan tipinde ve kagir olan bir yapı içinde hizmet vermektedir. Halil Paşa Konağı 19. yy. sonlarında kentin ileri gelenlerinden Halil Paşa Karamahmutoğlu tarafından yaptırılmıştır.
Eski bir kilisenin temeli üzerine inşa edilen konakta Roma dönemine ait binalardan toplanan Şapolyen (devşirme) malzeme özellikle cephe süslemesinde kullanılmıştır.
Bir dönem ortaokul ve Kız Meslek Lisesi olarak kullanılmıştır. Daha sonra sahipsiz kalan konak bu dönemde bir hayli tahribata uğramıştır. 1989 yılında Kültür Bakanlığı’na tahsis edilen konak 10 yıl süren restorasyon çalışmasından sonra 01.08.1998 tarihinden itibaren hizmete açılmıştır. 10 yıl Atatürk Kültür Merkezi’nde hizmet veren Müze Müdürlüğü bu tarihten beri tarihi Halil Paşa Konağı içinde hizmet vermektedir.
Zemin katında Yassıkaya Mağarası kazısında bulunan pişmiş topraktan gaga ağızlı testiler, ağırşaklar, ağırlıklar ve öğütme taşları, Antik Tion Kenti kazılarından ele geçen pişmiş topraktan kandiller, koku kapları ve bunlarla birlikte Ereğli ve çevresinden toplanan Grek Roma ve Bizans Dönemi’ne ait sikkeler, cam kaplar, takılar ve madeni eserler teşhir edilmektedir.
Birinci katında idari hizmetlerin yürütülmesi ile ilgili büroların yanı sıra, pişmiş toprak Amphoralar, Lidya, Grek, Roma,- Bizans, Abbasi, Emevi, Sasani, Artuklu, Karadeniz Ereğli Müzesi 75 Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri koleksiyonlarından oluşan eserler teşhir edilmektedir.
İkinci katta çeşitli erkek ve kadın giysileri ile yöreye özgü bir dokuma olan “Elpek” kumaşı ve ipliği dokuma aletleri, mendil, bohça, örtü gibi dokuma türleri, silahlar, takılar, mühürler, tütün ile ilgili eşyalar, tespih, saat, mutfak eşyaları, ölçü ve tartı aletleri,yazma eserler,yazma baskı kalıpları ve haritalardan oluşan yöresel etnografik eserler ile 1935 – 1965 yılları arasındaki Kdz. Ereğli’nin eski resimleri sergilenmektedir.
Üçüncü kat ise, dönemine uygun döşenmiş müze-ev niteliğindedir. Geleneksel Ereğli ev düzenlemesine uygun olan katta sırasıyla oturma odası,misafir odası günlük oda ve yatak odası bulunmaktadır.
Müze bahçesinde ise Grek, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemine ait sütun başları, mezar stelleri, mezar taşları, sütun gövde ve kaideleri, çeşitli mimari parçalar, lahitler ve ünlü pantomim sanatçısı Krispos’un mezar anıtı sergilenmektedir.
Güncel verilere göre;2016 yılı toplam eser sayısı 8163’tür. Bu eserlerden 2485 adeti arkeolojik, 4962 adeti sikke, 716 adeti ise etnografik nitelikteki eserlerdir.
Kdz.Ereğli Müze Müdürü Ahmet Mercan’a müzecilik ile ilgili gelişmeleri ve Kdz.Ereğli müzesini sorduk. Konu ile ilgili sözü Ahmet Bey’e bırakıyoruz.
‘’Kdz.Ereğli; Heraklia Pontica adında büyük bir antik kent yani Hellenistik dönem O dönemde Batı Karadeniz’de 3 önemli kent var. Heraklia Pontica ‘Ereğli’, Tios ‘Filyos’, ve ‘Amastris’ yani Amasra. 76 öncesinde yerleşim olan bir yer. Hatta Zonguldak’ta herhangi bir yerleşim yokken bile Kdz.Ereğli yerleşim yeriymiş. O dönemde Batı Karadeniz’de 3 önemli kent var. Heraklia Pontica ‘Ereğli’, Tios ‘Filyos’, ve ‘Amastris’ yani Amasra. Tios en bozulmadan günümüze kalan antik kent çünkü yeni Filyos oraya değil farklı bir alana yerleşmiş. Bu sebeple kent tamamen açık havada artık orada kazı yapılabiliyor. Amastris nispeten korunmuş. Ereğli ise şehrin üzerine tekrar tekrar yerleşim yapıldığı için en az korunanı. 1960’lı yıllarda Ereğli’de Demir Çelik Fabrikası kurulunca birden gelişmiş, Türkiye’nin her yerinden insanlar gelmiş burada çalışmaya başlamış. Birden büyüyünce Heraklia Ponticanın eski yerleşim yerlerinin olduğu Pençes Deresi, Kale Tepe, Cehennemağzı Mağarasının olduğu yer ve sahil arasında kalan bu bölüm olan eski Ereğli’ye tekrar yerleşim yapılmış ve büyük tahribata uğramış. Bu bölgede bir şeyler varsa da burada evlerin altında yani.
Kemer tarafındaki yöresel evlerin ilerisi genelde 1 ve 3.derece nekrepol alanı. 1 sene kurtarma kazısı yaptık. Bakanlık, Müzenin yapacağı bir kazı olmadığını, büyük çaplı bir kazı olduğunu belirtti. Müzeler sadece kurtarma kazıları yapabilir. Çünkü büyük çaplı kazıları üniversitelerin alıp yıllarca devam etmesi gerekir. Bilimsel açıdan üniversiteler daha yetkin olduğu için Bakanlık onların yapmasını ister. Bunun yanında bu büyük çaplı kazılara büyük sponsorluk desteği gerekir. Bu kazılar yıllar sürer. Filyos kazısı 2006 da başladı 10 sene olmuş, belki 100 yıl sürer antik kentin tamamen ortaya çıkması. Biz oraya Karadeniz’in Efes’i demiştik ilk zamanda. İnşallah kazıldıkça belgeler bilgiler ortaya çıkacak.
Günümüzde müzecilikte eskisi gibi hiç bir şeye dokunamazsınız anlayışı bit – ti. Sergilenen eserlere zarar vermemek şartı ile ziyaretçilerimize her konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bahçedeki ve müze içindeki sergileme alanlarında her bir eser ile ilgili Türkçe ve İngilizce olmak üzere bilgilendirici açıklamalar yazdık. Mesela Roma Döneminden eserlerin üzerindeki Latince yazıların tercümesi var.
Bunun dışında bu sene yaptığımız yenilikler arasında arka bahçedeki Osmanlı döneminden kalma mezar taşlarına sergileme standı yaptık. Mezar taşlarının üzerinde yazılan Osmanlıca yazıların tercümeleri yanlarında var.
Müzemiz arkeoloji müzesi olmanın yanında aynı zamanda etnografya müze – si olduğu için parasından tutun yöresel kıyafetlere kadar her şey mevcut. En üst katı geleneksel bir Ereğli Evi olarak dizayn edilmiş, bir alt katında ise etnografik eserler mevcut. Alt katlarda ve bahçede ise arkeolojik eserler var.
Müzelere 4 şekilde eser girişi olur. Birincisi zor alım yani vatandaşların bulduğu ya da kaçak kazı yaparak elde ettiği ancak yakalanarak mahkeme sonucunda bu eserlerin tarihi eser kabul edildiği zaman müzeye iadesi mahkeme tarafından olur.
İkincisi satın almadır. Vatandaş bir şekilde bulur kazar getirir müzeye satar. Üçüncüsü bizim yaptığımız bilimsel ya da kurtarma kazıları yoluyla eser çıkarılması ve müzeye getirilmesi. Dördüncüsü ise hibedir. Vatandaş elinde olan baba ata yadigârı elbiseleri ayakkabıları bulur müzeye hibe eder o şekilde giriş yapılır.
Kdz. Ereğli Müzesi; kış döneminde pazartesi günleri dışında her gün mesai saatlerinde, yaz döneminde yani 15 Nisan – 2 Ekim tarihleri arasında ise; 08:00- 12:00 ve 13:00- 19:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.’’
ÜNLÜ PANDOMİM SANATÇISI KRİSPOS’UN MEZAR ANITI [M.S. 2-3 yy.]
Krispos Anıt Mezarı; Ereğli’de gösteriler yapan ve burada ölen eski Mısırlı pandomim sanatçısı Crispos’un anısına yapılmıştır. Kaidesi ile birlikte 2.10 metre yükseklikte bulunan anıtın önünde 19 satırdan oluşan ve kazılarak yazılmış bir şiir bulunmaktadır. Anıt, yüksek bir kaide üzerinde oturtulmuş iki korint başlıklı sütun, sütunların arasında içinde başsız bir büstün bulunduğu oyuk ve üçgen çatı olarak tasarlanmış taç bölümünden oluşmaktadır.
“Burası Bir Sükun Şehridir”
“Mezarlar, insanların en son evleri ve en son duvarlarıdır.Onlar bedenlere,evlerden daha sadıktırlar.Onlardan kalan akıtılan gözyaşları ve ölülerin sonsuza dek kalacak fani olmayan miraslarıdır.
Ölüm uykusundan sonra artık vücudun geri alınmaz. Burası bir sükun şehridir. Çıplak olarak taşınıp içine gömülen sağlam, ebedi istirahatgah; ebedi evdir.
Bu nasıl bir mezardır ve burada yatan ölü kimdir? Hayatta kazanılan zaferlerin nefrete layık abidesidir. Taş ve toprak olanın işaretleri, ölülerin mezar taşları. Suskun harflerimizle öleni dile getiriniz.
Vücudunu yitirip telef ettikten sonra hangi insan buraya ismini verdi? Ölü insan Krispos, Fariz ülkesinin (bugünkü Mısır) ve başak taşıyan (toprağı verimli yapan,hayat veren anlamında kullanılmıştır.) Nil Nehrinin vatandaşı bu anıtın altında yatmaktadır.
O ki; dönüp duran bir trajedinin ilk zafer çelengini kazanmıştır. Dünya bu Pandomimciye hayran kalmış, onu övmüş ve tiyatronun altın çiçeği görmüştür.
Onun parlak cazibesi yirmi dokuzuncu yaşında beklenmedik bir anda ve şekilde sönmüştür.’’