SosyalBen Vakfı, dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaş arası çocukların sosyal becerilerini ve benliklerini keşfetmelerini ve geliştirmelerini amaçlayan; bu amaç doğrultusunda kişisel gelişimlerine katkı yapacak ulusal ve uluslararası düzeyde saha ve eğitim çalışmaları gerçekleştiren; çocuk ve gençlerin yaşadıkları dünyadan sorumlu yetişkinler olarak yetişmeleri için sosyal sorumluluk, girişimcilik ve gönüllülük bilinçlerini ve becerilerini güçlendirmeyi amaçlayan bir sivil toplum kuruluşudur. Vakıf, saha çalışmaları boyunca resim, müzik, dans, tiyatro, yaratıcı yazarlık, kısa film, fotoğraf, spor, yaratıcı drama, sahne sanatları, icat gibi farklı temalardaki atölye çalışmalarıyla çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine katkı sağlamaktadır.
Dergimizde sıklıkla topluma örnek olmuş ve farkındalık yaratmak amaçlı çalışan Sivil Toplum Örgütlerine, vakıflara, girişimlere yer vermeye çalışıyoruz. Bu sayımızda; henüz 24 yaşında çok büyük işler başarmış olan Ece Çiftçi’nin gerçekleşen hayali ile tanıştırmak isteriz.
Ece henüz 14 yaşında iken okuduğu Enka Okulları’na konferans için Columbia Üniversitesinden gelen sivil toplum gönüllüsü bir profesörü dinledi ve o an kararını verdi. 2018 yılında gerçekleştirdiği TEDx konuşmasında ‘kısa boylu’ zürafalardan bahseder. ‘Evrim sınavından geçememiş olan kısa boylu zürafalara, şimdi karşılaştığımız uzun boylu zürafalar yardım etseydi, ulaştıkları ağaçlardan yapraklarını arkadaşlarına verselerdi, şu an onları da görürdük, yok olmazlardı’ diye devam eder konuşmasına. Kendi de elinden geldiğince dezavantajlı bölgelerde yaşayan çocuklara bir şeyler öğretmek için çalışmalar başlatır. Bu sosyal girişimcilik yolculuğunda idolü olan İbrahim Betil gibi duayenlerin de kapısını çalar.
Ülkemizin eğitim sistemindeki sıkıntılar hepimizin malumu. Çocukları küçük yaştan itibaren testlerle tanıştırıp yoğun baskı altında çalıştırıyoruz. Matematik, Fizik, Kimya bizim için en önemlisi, müzik, dans, spor ise biz aileler için boş zaman aktiviteleri. Aslında ne kadar yanlış yapıyoruz… Çünkü Ece, daha lise yıllarında, matematik birincisi olarak ödül alan arkadaşının ardından sahneye çıkıp kemanı ile bir parça çaldıktan sonra kendisinin de arkadaşı gibi gururla izlenebileceğinin farkına varmış.
Akademik başarının dışında sanatsal başarılarla da hayatta kalabileceğini ve hatta başkalarının hayatlarına dokunabileceğini anlamış. Dünya üzerinde her çocuğun eşit sosyal eğitim alamadığını ve çocukların özgüvensiz olarak yetiştiğinin farkında olan Çiftçi, bunun önüne geçmek için 14 yaşında 5 arkadaşıyla birlikte İstanbul’dan Şanlıurfa’ya gitti. Şanlıurfa’da bir hafta boyunca 100 çocukla birbirinden farklı atölyelerde bir araya geldi. Çocuklardaki büyük değişimi gördükten sonra tatillerde verdiği eğitimlere iki yıl daha devam etti. Başlattığı bu sosyal sorumluluk projesini büyüterek tüm dünya üzerinde devam ettirmek ve geliştirmek adına 2011 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü tercih etti. Çalışmalarını Bahçeşehir Üniversitesi’nin desteğiyle öğrenci kulübü olarak devam ettirdi. Saha çalışmalarına Şanlıurfa’nın yanı sıra farklı şehirleri de ekleyerek yıl içinde daha çok çocuğa ulaşma imkanı buldu. 2012 yılına gelindiğinde proje “SosyalBen” ismini alarak TV8’ de yayınlanan “Bir Fikrin Mi Var?” yarışmasında 1. oldu. Yarışma sonucunda gönüllüler İngiltere’de diğer uluslararası sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi. İngiltere sürecinden sonra SosyalBen gönüllüleri Afrika’ya uzanarak Gambia’da ilk yurt dışı saha çalışmasında bulundu. İstanbul’da başlayan proje Edirne’den Diyarbakır’a, Amerika’dan Hong Kong’a ve Almanya’dan Makedonya’ya kadar yurt içi 10, yurtdışı 5 temsilciliğindeki 350 gönüllüsü ile çalışmalarına devam ediyor.
Sosyoloji bölümündeki eğitimini 3 yılda tamamlayan Ece Çiftçi, bu süre zarfında yüksek lisans programı için başvurduğu Harvard ve Oxford Üniversiteleri’nden başarılarından dolayı kabul aldı. Ancak çalışmalarına ülkesinde devam etmeyi tercih etti. Ece Çiftçi son olarak geçtiğimiz aylarda ABD Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği Emerging Young Leaders Award, yani “Yetişen Genç Liderler Ödülü”nün bu yılki kazananlarından biri oldu.
İlk kez 2012’de SosyalBen adını kullanarak yarışmalara katılmaya başlayan hareket, 2016’da vakıf hazırlıkları için start verdi. Ancak onun öncesinde Haziran 2015’te SosyalBen Akademi, aynı yıl eylülde de Store kuruldu. Çiftçi bu süreci şöyle anlatıyor: “Bu işin finansal düzenlenmesi gerekiyordu. Bağış ve sponsorluklar dışında bir yapı oluşması gerekiyordu. Bunun yolu da sosyal girişimcilikti. Biz de storeları kurduk, gönüllülerimizin tasarladığı şemsiye, defter gibi ürünleri burada satmaya başla – dık. Mudo, 22 mağazasında bize yer verdi. Gelirin yüzde 51’i bu satışlardan geliyor. Bir yılda 120 bin liralık satış yapıldı ki bu bizim için önemli bir rakam. Ürün çeşidini de ar – tırdık.” SosyalBen Akademi ise gönüllülük felsefesi, proje yönetmek, gençler ya da farklı kitlelerin bu alana nasıl verimli şekilde yönlendirilebileceği konularında danışmanlık hizmetleri veriyor. Örneğin şu anda okullarda yürütülen çalışmalar, iş modelleri, yöntemleri 10 kolejde daha anlatılıyor. Okullarda sosyal sorumluluk dersleri veriliyor. Saha dışında hiç bir iş yapmadıklarını vurgulayan Çiftçi, köy okullarına 16 dalda kül – tür-sanat atölyeleri kurduklarını ve onlara vizyon kazandıracak projeler yürüttüklerini ifade ediyor. 36 saatlik her bir atölyeye 20-30 öğrenci katılıyor. Bu yılın sonun – da 20 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyor SosyalBen. Çiftçi ise hayalini “Bu çocukların arasından Fazıl Say’lar, Aziz Sancar’lar çıkınca hedefime ulaşmış olacağım” diye özetliyor.
2016 yılında Hürriyet’ten Ayşe Arman’a verdiği röportajdaki cümleleri ile sonlandıralım bu güzel sosyal girişimcilik hikaye – sini: ‘Her destekçinin ille de bağış yapması gerekmiyor. Gelin gönüllü olun, etrafınıza anlatın, sosyal medyadan takip edin veya bir tweet atın. Yeter ki sizler de değişimin gücüne inanın. Herkes sosyal sorumluluk yapmak zorunda değil ama herkes inandı – ğı şeyi yaptığı zaman tek başına dünyayı bile değiştirebilir!’