Sonradan Müslüman olup Naile adını alan Avusturya’lı bir anne ve 1877 yılında ilk Osmanlı Parlamentosu´nda görev alan diplomat Ali Rıza Bey’in kızı olan Selma Rıza, çiftin yedi çocuğunun en küçüğüdür. İlk Türk kadın gazeteci, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin tek kadın üyesi, Hilal-i Ahmer Cemiyeti genel sekreteri ve ilk Türk kadın romancılardan birisi olan Selma Rıza Hanım, Jön Türkler’in lideri ve ilk Meclis-i Mebusan başkanı Ahmet Rıza Bey’in de kız kardeşidir.
Döneminin anlayışına uygun olarak evde özel derslerle eğitilen Selma Rıza, 26 yaşındayken ailesinden habersiz İstanbul’dan kaçarak Jöntürk liderlerinden olan ağabeyi Ahmet Rıza’nın yanına Paris’e gider ve eğitimini Sorbonne Üniversitesi’nde sürdürür. Böylece Sorbonne’da eğitim alan ilk Türk kadını olur. Selma Rıza artık vatan topraklarının en ateşli savunucularından biri olacak, Jön Türkler’le beraber mücadeleye katılacaktır. Bu uğurda basın tarihimizin ilk kadın gazetecisi olarak İstibdat dönemine korku salan Meşveret gazetesinde çalışmaya başlar. Ağabeyi Ahmet Rıza ve Halil Ganim Bey’in kendi paralarıyla çıkardığı ve Osmanlı topraklarında hürriyet ve eşitliği savunan Meşveret kısa zamanda Jön Türklerin sesi haline gelir. Selma Hanım aynı zamanda Bahaeddin Şakir ile Samipaşazade Sezai’ nin çıkardığı Şuray-ı Ümmet gazetesinde de yazıyordu. Samipaşazade Sezai, Selma Rıza Hanım’ı “ Kadınlığın Tacı” olarak nitelendiriyordu.
Çetin mücadelelerin ardından, 1908 devrimi II. Abdülhamit istibdatını yıktı. Jön Türkler, amaçlarına ulaşmış, memleketi güzel günlere götürecek devrimin ilk adımını atmışlardı. Artık yurda dönme vakti gelmişti. Selma Rıza 10 yıl boyunca kaldığı Paris’ten, Jön Türkler’le beraber yurda geri döndü. Selma Hanım, İttihat ve Terakki’nin ilk ve tek yeminli kadın üyesi olarak da tarih sahnesine çıkmıştı. İstanbul’ da da ‘Hanımlara Mahsus Gazete’ ve ‘Kadınlar Dünyası’ gibi önemli kadın dergilerinde yazmaya devam etti. 1897’de Uhuvvet (Kardeşlik) başlıklı romanını yazan Selma Rıza dönemin karışık politik ortamında kitabını yayımlamadı. Daha sonra bir roman daha yazmıştır ve yayımlanmayan şiirleri de vardır. Bu dönemde kendini kültürel ve sosyal alandaki konulara da verdi, kadının hürriyeti ve eşitliği sorununa eğildi. Bu sırada Meşrutiyetin ilanından sonra yeniden teşkilatlandırılan Hilal-i Ahmer Cemiyeti’inde (bugünkü Kızılay) çalıştı ve 5 yıl boyunca cemiyetin Genel Sekreterliği görevini üstlendi. Selma Rıza, 1916 yılında Müslüman Osmanlı kızlarının eğitimi ve kültürel yönde gelişmesi amacıyla, ağabeyi Ahmet Rıza’nın da desteğini alarak, Kandilli’ deki Adile Sultan Sarayı’nın, Kandilli Adile Sultan İnas Mekteb-i Sultanîsi adı altında Türkiye’nin ilk yatılı kız lisesi olarak açılmasını sağladı. Bu okulun adı, Cumhuriyet döneminde Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılmıştır. Selma Rıza Feraceli, 1931 Ekim’inde, henüz 59 yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Hayatını vatanının bağımsızlığına adayan Selma Hanım’ın cenazesine yalnızca 5 kişi katıldı…
Add A Comment