İstanbul’da yaşarken Ereğli’ nin küçük ve güven veren hissiyatını özlüyordum. Yaşam kolaylığını özlüyordum. Okula evden yürüyerek gidip, öğle yemeğinde eve gelip yiyebilme lüksünü yaşamış biri olarak İstanbul çok çilekeş geliyordu tabi. Neyse ki Cunda Adasında bu duygulara yeniden kavuştuk.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
28 Ocak 1982 Ankara doğumluyum ama 18 yaşına kadar Kdz. Ereğli’ sinde büyüdüm. İlkokulu Kdz. Ereğli TED Kolejinde, ortaokul ve liseyi ise Kdz. Ereğli Anadolu Lisesinde tamamladım. Lise son sınıfta AFS’ nin sınavlarını kazandım ve 1 yıl Belçika’ da eğitim gördüm. Ardından kazanıp bir seneliğine dondurduğum üniversite eğitimime başladım, Marmara Üniversitesi Almanca Enformatik bölümü mezunuyum. Üniversite yıllarında yine bir dönemi Almanya’ da okudum. Üniversiteyi bitirdikten sonra Alman firması Rehau’da proje yönetiminde işe başladım. Paralelde Galatasaray Üniversitesi’nde Pazarlama ve Lojistik Yönetimi yüksek lisansı yaptım. Yaklaşık 10 yıl İstanbul’da kurumsal firmalarda çalıştım. Ülker, Finansbank ve en son Avea’dan Pazarlama Departmanı Müdürü olarak görev yaparken işten ayrıldım çünkü eşimle Cunda Adası’na yerleşip bir butik otel sahibi olmaya karar verdik. Cunda Adası’nda bulunan arazimizin üzerine 30 odalı güzel bir otel inşa ettik ve 2013 yılından bu yana hizmet vermekteyiz. Otelimizin ismi MOLA Cunda Hotel.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
Ereğli’ye en son yakın bir arkadaşımın nişanı için gelmiştim. Sanırım 10 yıl olmuştur. Maalesef ailem de taşındığı için sonrasında çok istememe rağmen fırsatım olmadı. Ama kızlarımı ve eşimi bu yıl getirmeyi planlıyorum. 10 yıl önce bile geldiğimde birçok yerin zamanla değişime uğradığını gördüm. Özellikle depremden sonra lojmanlarda büyük değişimler olmuştu. Şunu söylemeliyim ki bir yeri aynı veya farklı kılan insanlarıdır. Pek çok insanın gerek iş, gerek aile, gerek eğitim sebeplerinden ötürü farklı şehirlere taşındığını düşünürsek aslında hiçbir şey aynı gelmiyor insana…
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
İstanbul’da yaşarken Ereğli’nin küçük ve güven veren hissiyatını özlüyordum. Yaşam kolaylığını özlüyordum. Okula evden yürüyerek gidip, öğle yemeğinde eve gelip yiyebilme lüksünü yaşamış biri olarak İstanbul çok çilekeş geliyordu tabi. Neyse ki Cunda Adasında bu duygulara yeniden kavuştuk. Çocuklarım İstanbul’da büyüsün hiç istemezdim, sanırım dualarım kabul oldu çünkü onlar da anneleri gibi küçük, güvenli ve insanların yaşamaktan keyif aldığı bir yerde büyüyorlar. Arkadaşlıklarımız çok başkaydı. Hala en iyi arkadaşlarımızla beraberiz çünkü o çocukluk arkadaşlarımızın yeri kolay dolmuyor.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
O kadar çok anım var ki; en çok okul anılarım var tabi aklımda. 5. sınıfta Erdemir sinemasına gitmek için sabırsızlandığımız günleri hep hatırlarım. Her cuma giderdik. Oradan çıkınca da Bağlık Kantininde yemek yerdik. Bence o günler o yaşlarımız için paha biçilmezdi 🙂
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen ilk 3 şey?
Lojmanlar, Anadolu Lisesi, Erdemir Fabrikası
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Şu anda pek boş zamanım yok çünkü 22 aylık ikiz kızlarım var. Ayrıca yönetmemiz gereken bir otelimiz ve geçen yıl açtığımız bir plajımız var. Oldukça yoğunuz. Ama yemek yapmak benim için terapi gibidir. Yemek yaparken ruhum dinlenir ve keyif alırım o yüzden fırsat bulunca yeni şeyler pişirmeyi deniyorum.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Çocuklarımın kahkahası 🙂