Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Enteresandır ki ben Ereğli’de devamlı olarak sadece 1,5 yıl kaldım. Ortaokul ikinci sınıfın yarıyılı ve yeni lisenin açılışı ile birlikte orta son sınıfı okuduğum dönemde. (1964-66 ) Ama sanki hayatımın tamamı burada geçmiş gibi kendimi hep Ereğli’nin bir parçası olarak hissettim. Yaşamım boyunca sevdim; dostluklarımı, nostaljiyi, yeniyi, eskiyi, iyotu, sahil yolunu, Bozhane’yi, Çınaraltı’nı, Göztepe’sini (Göztepe’yi değil nedense?) kıpkırmızı suyuyla Erdemir Plajını, oraya ERKO ile sıkış tepiş gitmeyi, Yarma’dan aşağı bisikletle sallanmayı Lojmanları (104, 52, 102 evleri), Eser ve Erdemir Sinemasını, Bağlık’ı. Ayrıca Askeri Sinemayı, yazlık sinemada çekirdek yiyip gazoz içmeyi, Askeri plajı, Mendirekte çıkardığımız midyeyi paslı tenekelerde pişirmeyi, dalarak 15-20 dakika su altında kaldığı söylenen Eyo Dayı efsanesini, Bozhane’ye yanaşan balıkçı teknelerinde kasalara palamut dizip taşıyarak çalıştıktan sonra hediye edilen bir çift palamutla kasıla kasıla eve gidip mutlu olmayı (balık koktuğumuz için evde yediğimiz fırça hariç:). 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramlarının coşkusunu, çilek ve palamut zamanı kolektif çalışma yapan Azim konserve ailesini ve yalancı dolma konservesini, o zamanların tek eğlence mekanı Elif Kulübü, Ereğli Pidesini, aklıma gelen gelmeyen her şeyi yani Ereğli’yi gerçekten çok seviyorum. Her gelişimde müthiş heyecanlanıyorum. Bu heyecanım yaşadığım Ankara’daki dostlarımı da etkiliyor ki beni yalnız bırakmıyorlar fırsat buldukça onlarla birlikte Ereğli’yi ziyaret edip; sevgiyi dostluğu Ereğli’nin güzelliklerini paylaşmaktan büyük keyif alıyorum. Aslında ben kendimden bahsedecektim; 1952 yılında Bursa’da doğmuşum ve İstanbul’da büyümeye başlarken İlkokulu 5 farklı şehirde (İstanbul, Karacabey, Bursa, Erzurum, Samsun) ve orta okulu 3 faklı şehirde (Samsun, İzmit, Ereğli) okuyup; Kuleli Askeri Lisesine kapağı attıktan sonra yer değiştirmeden 1969 yılında mezun olarak, İstanbul Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesine girdim. Burayı 1974’de tamamlayarak dişhekimi oldum, her fırsatta Ereğli’de idim. (Bir dönem heyelan dolayısı ile yolun kapanması nedeniyle seyahat 12-13 saat sürse dahi.) 1980 – 86 yılları arasında Pedodonti (Çocuk Dişhekimliği) doktorası yaptım. Çocukları çok seviyorum, özellikle kız çocuklarını. 1977 yılında Dilek Hanım ile evlendim. Kerem, Eren,Taner isimli üç oğlum var. 30 yıl Silahlı Kuvvetlerin çeşitli hastanelerinde görev yaptım. 15 yıl önce TSK’dan emekli oldum ve halen Ankara’da bulunan özel muayenehanemde çalışıyorum. Bu arada 12 yıl evvel ülkemin bana tanıdığı güzel imkanlarla yetiştiğim düşüncesi ile ahde vefa olarak bu mükemmel vatana hizmete farklı şekilde devam etmek amacıyla Ankara Kavaklıdere Rotary Kulüp üyesi olmuştum. Rotary dostluğu, Ereğli sevgisi ile mükemmel bir karışım oldu. Böylece Ereğli’mizi dostlarla daha sık ziyaret imkanım arttı çok keyifli geziler yapıyoruz.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
En son Ereğli Belediyesinin vazgeçtiği ama Rotaryen dostlarımın devam ettirdiği Geleneksel Hamsi Festivaline geldik, her zamanki gibi mükemmel iki gün geçirdik
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Hasan Kuru’nun Pidesi, Çınaraltı’nda keş, simit, çay sohbeti, sahilde yürüyüş…
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Ortaokul son sınıfta iken iki arkadaşımla birlikte orman işletmesinin sandalıyla denize giriyorduk. Limanın içi o zamanlar tertemizdi ve zaten bize kıyıdan çok uzaklaşmamamız tembih edilmişti. Sınıfımızın en çalışkan öğrencisi sevgili arkadaşım sandalın tapasının etrafındaki çaput parçasını merak edip düzeltmeye çalışınca ortadan fışkıran suyu engellemek için ne yapacağımızı şaşırdık. Güç bela tapayı yerleştirdik ve yarı yarıya su dolu kayıkla sahile vardık. Sandalı çekip suyu boşaltırken konuyu anladık. Meğerse tapa küçük geldiği için ilgili şahıs kumaş ile sıkıştırmış bizim meraklı kardeşimiz de düzeltmeye çalışmış. Elif Kulübün orada şimdiki Alemdar müzesinin civarına her geldiğimde bu anı aklıma gelir ve içimden gülerim.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
Demir Çelik Fabrikaları, Azim Konserve, Kestaneci Köyü Türküsü.
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Pek fazla olmuyor; arkadaşlarımla rakı balık sohbetini çok severim. Seyahat etmek, farklı yerler görmek ve kültürlerle tanışmak gerçekten çok güzel. Sinemaya yıllardır gitmiyorum ancak Tiyatro, Konser etkinliklerine katılabildiğim oluyor. Mesleki kitaplar ve gezi kitapları okumayı seviyorum.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Bence mutluluk süreç değil andır. Ailemle birlikte olmak, çocuklarımı torunlarımı sevmek, paylaşmak; yaptığım bir üretimin takdir görmesi, hastamın ağrısının ortadan kalkması…. İşte bu anların çok olması mutluluktur diye düşünüyorum.