Ahsen Karagöl Restorasyon Uzm. Yüksek Mimar – İnşaat Müh.
Daha küçük bir çocukken, Dikili Caddesi’nin sonunda sarmaşık kaplı Kız Kapısı’nı görünce mutlu olur, penceresi kapısı olmayan bu garip şey ne işe yarar, içinde kimse yaşar mı diye düşünürdüm. Kaneri’den geçerken büyük taş bloklara bakar, binalar arasında sıkışmışlığına üzülürdüm. Anneannemler konuşurken sahil yolunun yerinde deniz olduğunu duymuştum; o günden sonra At Kapısı’nda merdivenlerden inerken ve devamındaki duvarın dibinde yürürken, denizin bu duvarlara çarptığı zamanları hayal ederdim. Bütün bu acayip duvarlar beni kendine çekerdi, nedenini bilmezdim. Seneler sonra, üniversite eğitimim sonrasında bu bahsettiğim duvarların sıradan duvarlar olmadığını anladım. Bunlar Herakleia Pontike’nin surlarıydı. Kentli olmak; yaşadığı yeri tanımak, benimsemek ve sevmek demektir. Ereğlililer olarak kentimizi çok sevdiğimizi her yerde göğsümüzü gererek söyler, Zonguldak’ın adını anmaz ‘Karadeniz Ereğliliyim’ deriz inatla. Ama iş tanımaya gelince, bir parça eksiğiz kanımca. Bu eksiği biraz olsun kapatabilmek için, yüksek lisans tezimde Ereğli üzerine çalışmaya karar verdim. 2015 yılında İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Restorasyon programında ‘Karadeniz Ereğli Kalesi’nin Mimari ve Yapısal Analizi ve Bir Kültür Varlığı Olarak Değerlendirilmesi’ adlı tez çalışmasını tamamladım. Ve 67300 dergisi için, eski Ereğli üzerine yazmaya, tezim kapsamında incelediğim, tarihi kentin sınırlarını gösteren surlar ile başlamak istedim.
Savunma, tarih boyunca bir yerleşim yerinin vazgeçilmez gereksinimlerinden biri olmuştur. Tüm zorluklara rağmen yüksek tepelere, sarp kayalıklara ve yamaçlara inşa edilen yerleşimlerin etrafını çevreleyen, surlar ve kaleden oluşan savunma sistemlerine her dönem rastlanır. Surlar, kent el değiştirdikçe zarar görmüş, yenilenmiş veya değiştirilmiştir. Bu nedenle, kentin geçirdiği tarihsel gelişimin en önemli tanıkları her zaman kaleler ve surlar olmuştur. Bu yapılar, sahip oldukları bellek değeri ve taşıdıkları tarihsel izlerle kent tarihi hakkında pek çok ipucu barındıran mimari bir miras olma özelliği taşırlar.
Karadeniz Ereğli Kalesi ve kent surları; tarihi kentin kurulu olduğu doğal limana hâkim tepe üzerinde kapalı bir savunma halkası oluşturmaktadırlar. Deniz kıyısını çeviren surlar iki yönden topoğrafya ve zemin niteliğine uyum sağlayarak tepeye tırmanmakta ve kentin yamacında kurulu olduğu Kaletepe’ nin zirvesinde konumlanan Ereğli Kalesi’ nde birleşmektedirler. Yaklaşık 2.60 km’lik bir uzunluğa sahip Ereğli Sur Sistemi, 0.4 km2 ’ lik bir alanı çevrelemektedir.
Ereğli’nin eski haritalarında görülmektedir ki; Roma devrinde kent sınırları bugünkü Süleymanlar Mahallesinin güney kısmını da kapsayacak şekilde kuzeybatıya doğru, Cehennemağzı Mağaralarına kadar yayılmıştır. Helenistik duvar kalıntıları sınırlı alanda, farklı malzeme boyutları, şekilleri ve yapım teknikleri ile göze çarpmaktadırlar. Kıyı kesimlerde Roma dönemine ait deniz surları görülmekte olup, ayakta kalan kara surlarının büyük bölümü ise Bizans dönemine aittir. Bu dönemde, Roma devri dış mahalleler terk edilerek eski kentin uygun şekilde savunulacak bölgesine geri dönülmüştür ve böylece yeni surlar eski sur kalıntılarına eklemlenerek inşa edilmişlerdir. Bizans dönemi kent merkezi bugünkü Orhanlar, Akarca ve Kirmanlı mahallelerinin güney bölümlerine karşılık gelmektedir. Ereğli’nin mimari ve arkeolojik kalıntılarına ait en kapsamlı çalışma, 1962-1963 yıllarında kente gelen Alman arkeolog ve mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Wolfram Hoepfner tarafından yapılmıştır.
Hoepfner, kent surlarında görülebilen aşamaları şu şekilde özetlemiştir (Buradaki numaralar tabloda sur no 1966 sütunundaki numaralardır.
1 – Helenistik duvar: Nokta 8’de batıda (büyük olasılıkla M.Ö. 3. yüzyıl), belki nokta 11’ deki kıyı duvarları ve belki de birçok yerdeki kayanın düzenlenmesi.
2 – Roma duvarları: Nokta 12’ den 14’e kadar deniz tarafında birçok yerde (büyük olasılıkla 2. yüzyıl), nokta 19’da doğuda bir yerde (büyük olasılıkla 3. yüzyıl) ve Roma dönemi dış mahallelerinin kent surları ( büyük olasılıkla 2. yüzyıl).
3 – Bizans duvarları: Nokta 1’ den 10’a ve 15’ten 20’ye kadar korunmuş kaya surlarının hemen hemen tüm bölümleri (Yazıtla 1204’ e tarihlenmiştir). Nokta 5, 6, 13, 18’deki kulelerin onarımı (13. ve ya 14. yüzyıl).
4 – Kule: Büyük olasılıkla Cenevizliler tarafından 13. yüzyılda yapılmıştır.” (Hoepfner, 1966, s.40)
Ereğli’deki surlar 1987 ve 1989 yıllarındaki kararlarla tescil edilmişlerdir. Ereğli’de bugün de ayakta kalabilen sur duvarları ve kuleler, destek duvarı olarak kullanılmaktadır. Modern yapılaşma nedeniyle kalan sur duvarları sıkışmıştır. Kimi bölgelerde surun güzergâhının takip edilebileceği izler tamamen yok olmuştur.
Kaneri Kapı
Güneydeki kent kapısı ‘Kaneri Kapı’, bugünün çarşı bölgesinde Orhangazi Caddesi üzerindedir ve surun ayakta kalan parçası yeni yapılar arasında sıkışmış durumdadır. Bir zamanlar duvarda yer alan çeşme, yükselen zemin kotu nedeniyle bugün görülememektedir. Ainsworth’un güneyden kenti gösteren 1838 tarihli gravüründe görülen kemerli kapının Kaneri Kapı olduğu düşünülmektedir. Fransız ressam seyyah Jules Laurens’in 1847’te çizdiği ‘Herakleia’nın ana girişi’ olarak isimlendirilen gravüründe de Kaneri Kapı betimlenmektedir. Yeni duvarlar surun içine girdiği ve kuzeydoğusundan geçen cadde ile kemer yok olduğu için, günümüzde bahsi geçen kemere ait bir ize rastlanamamaktadır.
Güney Surları
Kentin diğer bölümlerinde de olduğu gibi güney kısmındaki surların güzergâhı da topografya ile belirlenmiştir. Bizans sur halkası dışında arazi keskin bir şekilde alçalmaktadır. Günümüzde bu sınırı tanımlayan Dışçeşme Sokak boyunca korunmuş sur parçalarına yer yer rastlanmaktadır. İlk karşımıza çıkan, Ali Rıza Oğuz Sokak’ta binalar arası boşluklardan ve özel bahçelerden gözlenmekte olan ardışık iki kule ile bunları birbirine bağlayan sur duvarına ait bütüncül bölüm, kuleler arası mesafenin ölçülmesine imkân tanıması ile önem taşır. Ereğli surlarında genelde dörtgen planlı kuleler gözlemlenirken, bu bölümdeki kuleler şekil olarak farklılık göstermektedirler. Bu durum, buranın nispeten tehlikeli olmasıyla ya da araziye uyum nedenleriyle açıklanabilir. Dışçeşme Sokak boyunca ilerlendiğinde, yol üstünde çıplak kaya zemin üzerinde yükselen bir başka dörtgen planlı kule görülmektedir.
Doğu Surları
Kentin doğusunda yer alan surlar birbirinden kopuk parçalar şeklinde gözlenmektedir. Bunlardan ilki, 3 Nolu Bayır Sokak’taki bir özel mülkün bahçesinden ulaşılabilen ve Hoepfner’in alandaki çalışmasında gözden kaçarak belgelenemediği düşünülen bir kule ile onun bağlı olduğu kısmen korunmuş sur duvarıdır. Bir diğer sur kalıntısına, Kale Sokak ile Nihat Can Sokak’ın kesişiminde, yol kotundan aşağı inilen merdiven ile ulaşılmaktadır. Roma dönemine ait olduğu düşünülen bu surdan sonra kent surları tam kuzeye yönelmektedir.
Kız Kapısı
Ereğlililer arasında ‘Kız Kapısı’ olarak bilinen kule, kentin kuzey yöndeki kapısına ait kalıntıdır. Kule, Kızkapısı Caddesi ile Ahmet Sart Sokak kesişiminde yer almaktadır. Tournefort’un 1701 yılına ait kenti kuzeyden gösteren gravüründe iki kule arasında ahşap bir çatı ile örtülmüş geniş bir kemer olarak yansıtılan bu kapıdan geriye yalnızca Herakleia’nın ana girişi, Jules Laurens çizimi, 13.07.1847. batı yönündeki kule ayakta kalmıştır.
Kuzey Surları (Kale ve Kale Altı Bölgesi)
Kalenin yer aldığı düzlüğün güneydoğusunda, destek duvarı olarak görev yapan Bizans kent suruna, Kale Sokak ile Dışçeşme Sokak arasındaki tali bir yoldan ulaşılmaktadır. Bu duvardan sonra; kalenin yer aldığı akropolis alanını çevreleyerek doğal bir sınır oluşturan ve kaleyi ulaşımı zor bir müstahkem haline getiren kayalık gözlemlenmektedir. Kentin kurulu olduğu tepenin zirvesinde yer alan ve 13. yüzyıla tarihlendiği tahmin edilen Ereğli Kalesi’ne bir sonraki sayıda yer verilecektir. Günümüzde büyük ölçüde harap bir halde olan kale, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı’nda yer almakta olup, Askeri Güvenlik Bölgesi statüsündedir. Kale düzlüğünün batı yamacında, günümüzde askeriyeye ait gözetleme kulesi olarak kullanılan bir diğer kule yer almaktadır. Bu kule, yakın dönem beton ekleri ve üzerindeki yoğun bitki oluşumu nedeniyle yeterince gözlemlenememektedir. Ereğli halkı tarafından ‘Sungur’ ya da ‘Zungur’ olarak anılan ve kayalık arazideki yarığın alt tarafında, bir başka kule ve bağlı olduğu sur duvarı konumlanmaktadır. Günümüzde surun devamındaki duvar, 58’ler Konağı’nın bahçe duvarı olarak kullanılmaktadır.
Batı Surları
Cadde ve sokakların kesişiminde yer alması ile Kızkapısı Ereğlilerin bildiği nadir sur kalıntılarındandır. Ancak, Kızkapısı’nın hemen güneyinde, kentin batı yönünde destek duvarı olarak görev yapan sur dizisi gözden kaçmaktadır. Modern yapılaşma, surların inşa edildiği sarp kayalıkların dibine kadar yaklaşmakta ve surların güzergâhının anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Oysa ki bahsi geçen bu surlarda Ereğli’nin surlarındaki yegâne kitabe gizlenmektedir.
Kitabeli Kule
Kitabeli kule, Bozhane’den Kız Kapısı’na ulaşan Ahmet Sart Sokağı üzerindeki evlerin gerisinde kalmaktadır ve bu nedenle göze çarpmamaktadır. Kulenin cephesinde 6 parçalı mermer kitabe, duvardan dışarı taşan 6 adet sütun parçası ve iki adet atış mazgalı bulunmaktadır. Kitabenin basılı yayınlarda benzer çevirileri özetlenecek olursa:
- Yerel tarihçi Tahsin Aygün (kaynak 1): “Kızıl yeşil Yunan meşalesini yakan, Büyük babası hükümdar Andronikos, O ıslak temel üzerine yeni bir fener yaptı, Zamanın yıktığı şeyi yeniden yaptı, Muhteşem bir sanatla bütün Herakleia’yı yaptı, 1206 senesi.”
- Arkeolog ve mimarlık tarihçisi Prof. W. Hoepfner (kaynak 5): “İmparator Andronikos soyundan gelen …David …bu yeni kuleyi yaptı ve zamanla tahrip edilmiş kuleyi Herakleia Pontike için yeniden yaptı, endüksiyonun 10. yılında (01.09.1206-31.08.1207 tarihleri arası).”
- Araştırmacı – eczacı Sadun Duran (kaynak 3)
“Her daim yeşeren bu mor menekşe dalının tohuma durması, İmparator Andronikos’un torunu, Temellerinden itibaren yeni bir Kule inşa etti, Ve aynı zamanda sanat ile inşa etti, Tamamen yerle bir olmuş Herakleia Pontika şehrini, 6833 senesi” Kitabenin tarihlendirmesi ile Hoepfner, Ereğli’nin Bizans savunma halkasının; Trabzon İmparatorluğu kurucularından David Komnenos’un Herakleia’yı imparatorluğunun batı sınır kalesi olarak, İznik İmparatorluğu’nun kurucusu Theodor Laskaris’in beklenen saldırılarına karşı kapattığı döneme ait olduğu sonucuna varmaktadır. Kitabeli kulenin devamındaki sur duvarları, büyük ölçüde bitki oluşumu altında olup, yalnızca evlerin çatılarından görülebilmektedir. Sur dizisinin en güneyindeki kulenin önündeki arazinin siyah deniz kumundan oluşması, denizin eskiden bu alana kadar ulaştığını kanıtlamaktadır.
Helenistik Sur
Bozhane mevkinde, Yalı Caddesi üzerinde Helenistik dönemden kalma alt tabakalar üzerine eklenen kule yer almaktadır. Günümüzde kuleye saplanan bir merdiven ile üst kotlardaki konutlara ulaşılmaktadır.
At Kapısı
Ereğlililer arasında ‘Atkapısı’ olarak bilinen yerin, kentin deniz yönündeki kapısı olduğu düşünülmektedir. Jules Laurens’in 1847 yılına ait gravüründe sahil surları ve kente uzanan surlardaki merdiven tasvir edilmiştir. Günümüzde yaklaşık olarak aynı yerde bulunan yeni merdiven, Yalı Caddesi ile Atatürk Bulvarı arasındaki geçiş için aktif olarak kullanılmaktadır.
Deniz Surları
Yalı Caddesi’nin istinat duvarı olarak bildiğimiz ve sahilden gözlemleyebildiğimiz surlar Ereğli’nin deniz surlarıdır. Hoepfner’e göre doğrudan suyla sınır oluşturan, ayakta kalmış deniz surları farklı bir teknikle yapılmıştır ve Roma devrinden kalmadır; kıyı duvarları ve kaya düzenlemeleri ise Helenistik izler taşımaktadır. 1962’de sahil yolunun yapılması ile su ile ilişkisi kesilen deniz surların, üst kotunda Yalı Caddesi, alt kotunda Atatürk Bulvarı uzanmaktadır. Mart 2012’de aşırı yağışların etkisiyle deniz surların büyük bir bölümü çökmüş; sonrasında betonarme istinat duvarları ile kademeli olarak yükselen teraslı tasarım uygulamıştır. Günümüzde özgün duvarlar yalnızca küçük bir alanda gözlemlenebilmektedir. Kaneriağzı ile Yalı Caddesi arasındaki geçiş, kısmen ayakta kalan ve büyük ölçüde müdahale görmüş bir sur duvarıdır. Buradaki surların, sahil yolunun altında deniz surları ile birleştiği tahmin edilmektedir.
Öneriler:
Karadeniz Ereğli kenti, gelişmiş sanayisi, modern kent yapısı ve özellikle doğal güzellikleri ile ön plana çıkarılan bir kenttir. Oysaki, doğal limanı ile Karadeniz’in en önemli yerleşimlerinden biri olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ereğli kent merkezinin 2500 yıllık bir geçmişi vardır. Unutulan bu tarihi kimliğin hatırlanarak, elde kalan son mimari, arkeolojik kalıntıların korunması ve kentin potansiyelinin doğru şekilde sunulması son derece önemlidir. Güvenlik ve sınır oluşturma konularında önemini yitiren ve bir başka deyişle işlevsiz kalan surlar ve kulelere ait kalıntılar ‘alelade bir duvar’ olarak görülmemeli, bu mimari eserlerin kentsel peyzajın en güçlü öğelerinden oldukları akıldan çıkartılmamalıdır. Kent surları, yapılar arasında sıkışıp kalmış birbirinden kopuk parçalar halinde, yoğun bitki oluşumuna maruz kalarak, herhangi bir bakımdan mahrum kaderlerine terk edilmiş durumdadırlar. Ereğli savunma sistemine ait surların ve kulelerin tamamının vakit kaybedilmeden belgeleme çalışmaları yapılmalı, bu çalışma sonucu sistemin tamamı bir bütün olarak ele alınarak koruma projesi hazırlanmalıdır.
Kentli olmanın bir gereği olarak Ereğlililerin, yaşadığı kente sahip çıkma ve onun geleceği konusunda kaygı duyma, söz söyleme, öneri getirme eylemlerini yerine getirecek bilince sahip olmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, ‘Ereğli Kalesi’ ve ‘kent surları’ gibi, isimlendirmelerde bile tüm kente aidiyet taşıdığı belirtilen ortak mirasın korunması konusunda yerel yönetim kadar sivil toplum örgütlerine, yayın organlarına ve elbette en çok da biz Ereğlililere görev düşmektedir.
- Aygün, T. (1960). Kdz Ereğlisi Tarihi, Ayyıldız Matbaası, Ankara.
- Duran, S. N. (1945). Ereğli Tarihi, yayınlanmamış eser.
- Duran, S. (2004-2013). Eczacı Sabit Bey’in Ereğli Tarihi Cild I Eski Ereğli, yayınlanmamış eser.
- Hoepfner, W. (1966). Herakleia Pontike-Ereğli Eine Baugeschichtliche Untersuchung, Österrechische Akademie de Wissenschaften, Wien.
- Hoepfner, W. (t.y.). Herakleia Pontike-Ereğli Bir Yapı Tarihi İncelemesi (Türkçe çeviri).
- Jules Laurens’in Türkiye Yolculuğu. (1998). Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul.
- Karagöl, A. (2015). Karadeniz Ereğli Kalesi’nin Mimari ve Yapısal Analizi ve Bir Kültür Varlığı Olarak Değerlendirilmesi, İTÜ FBE, İstanbul