17 senedir Kdz. Ereğli’ye türküleri sevdirmeyi amaç edinen; müzikal bilgisi, türkülere olan sevdası ve sonsuz enerjisi ile Cihangir Bilgin ve kurduğu Turkuaz Sanat Topluluğu bu sayıdaki konuğumuz…
https://farmaciaitalia24.net/comprare-cialis-originale-online-sicuro/
İlk olarak sizi daha yakından tanımak isteriz. Kimdir Cihangir Bilgin?
Cihangir Bilgin, 12 yaşına kadar Kayseri’de yaşamış ve burada Halk Ozanlarıyla, bağlamayla büyüyen bir Anadolu çocuğudur. Aslımız Laz’dır. Daha sonra Artvin Arhavi’ ye yerleştik. O dönemde orada türküye dair hiç bir şey yoktu ve tek bağlama çalan insan bendim. Liseden sonraki dönemde ‘Müzik Yolcuları’ isimli bir gruptan çok etkilenmem nedeni ile bağlamaya eş değer olan Azerbaycan’ın milli sazı ‘tar’ özlemim oldu. Tar çalmak için gittiğim İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Nevcivan Özel adlı bir hocamın derslerine girmek için bölüm değiştirdim ve Halk Oyunları bölümünden 1994 yılında mezun oldum. 5 sene boyunca Halk Oyunlarında yirmi yörenin halk oyununu öğrendim oynadım ve bu arada tar enstrümanıyla tanışıklık eyledim. Atama dönemi olmadığı için iki sene de yüksek lisans yaptım. Okul yaşantım süresince, tar ile başlayan yolculuğumda; bağlama, dilsiz kaval, kabak kemane, kemençe gibi farklı enstrümanları çalmayı da öğrendim. 1996 yılında öğretmen olarak Alaplı halk eğiti merkezine atandım ve orada yıllarca çalıştım. Daha sonra Ereğli’ye tayinim çıktı. Halk Oyunları ile uğraşan insanlar Anadolu’ daki sözlü sözsüz ezgileri bütün ritim kalıplarını çok iyi bilirler. Enstrümanist olduğum için, ben de Halk Müziğine yöneldim. Müzik öğretmenliği dönemimde de çocuklara türküleri sevdirmek için piyano ve gitar eşliğinde türkü okuma çalışmaları yaptım korolar oluşturdum. Bağlama eşliğinde bazen da gitar eşliğinde ilk ve orta öğrenim düzeyinde çocuklara türküleri sevdirmeye çalıştım.
Kdz. Ereğli’de hangi okullarda çalıştınız?
İlk Gazi İlkokulunda, daha sonra KEAL ve Atatürk Ortaokulu’nda çalıştım ve norm fazlası olduğum için Ören Ortaokuluna geçtim. Halen Ören’de çalışmaya devam ediyorum. Aynı zamanda Eğitim Fakültesinde de derslere giriyorum. Sınıf ve okul öncesi öğretmenlerinin, müzik altyapısı olması gereken öğretmen adayları olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki ülkemizde, altyapı olarak ilkokulda sanat derslerinin branş öğretmenleri tarafından verilmesi zorunlu olduğu halde böyle bir uygulama hala daha yok.. Dolayısıyla daha ilkokuldan itibaren çocukların sanatla bağını koparan ya da bunun oluşmasını engelleyen bir eğitim sistemimiz var. Bu, resim için de, tiyatro ve müzik için de geçerlidir. Asıl olması gereken çocukları sanatla ilkokul döneminde tanıştırmaktır. Mezun olduğum okulun tüm mezunlarının ortak özelliği -hangi bölümde okursa okusun- gösteri ve sahne sanatları alanında okul süresi içinde yeteri kadar tecrübe kazanmasıdır. Öğretmenliği sınıfta bırakmayarak bunları sahneye koymak bizim okulda öğrendiğimiz altyapıdan kaynaklanıyor. Örneğin halk oyunları çalıştırdığımız öğrencilerin hepsine türkü öğrettik. Oynadıkları yörenin türküsünü, kültürünü biliyorlardı. Bir defasında Ereğli’de 120 kişilik bir öğrenci koro topluluğu için Ereğli’de o dönemde olmayan bir sahne düzenlemesi yaptım. Bunu, AKM salonuna dersliklerden getirdiğim okul sıra ve masalarını balya tellerle bağlayarak yaptığım bir platformla gerçekleştirdim. Sahnenin de en az repertuar kadar önemi vardır.
Müzik sizin için ne ifade ediyor?
Benim için müzik yaşamımın bir parçası. Müziği bir kenara bıraktığım zaman kendimi de bir kenara bırakmış olurum. Yaşam yolculuğum bu şekilde; her gün bir şey öğreniyor ve öğretiyorum.
Turkuaz Topluluğu ilk ne zaman, nasıl kuruldu?
Ben ve eşim, çalıştığımız okullardan İlkokul ve Ortaokul seviyesindeki öğrencilerimize türküleri sevdirmek ve öğretmek için onlarla ders saatleri dışında çalışmaya başladık. 2001 yılında aslında biz çocuklara türkü öğretelim derken Turkuaz Topluluğunu çocuklar kurdular. Okullardaki öğrencilere türkülerimizi fotokopi makinelerini kullanarak çoğalttığım ve dağıttım. 150 kişilik bir topluluğumuz vardı. Hafta sonları çocuklarla gerçekleştirdiğimiz provalar sırasında bir konser planladık. Ancak hala bir ismimiz yoktu ve onların bu konudaki fikirlerini istedim. ‘Anatolia, ekin, turkuaz vs. gibi bir isim olabilir, ne ismini verelim topluluğumuza?’ der demez. Uğur Duman isimli bir öğrencimiz ; ‘Turkuaz olsun hocam, ben o rengi çok severim’ dedi. O kardeşimiz de şu an Konya’da Konservatuvar okuyor. Bu şekilde ilk konserde Turkuaz ismi ile seyirci karşısına çıktık. Çocuklarla türkü çalışmanın yanı sıra, motivasyon için belirli sürelerde ziyarete açılan donanmadaki savaş gemilerine geziler düzenledik çocuklarımızı, yaşlıları ziyarete Huzurevine götürdük, piknikler düzenledik. Çalışmalarımız böylece başladı.
Birlikte çalıştığınız çocuklardan Konservatuvarlara gidenler olmuş, başka hangi başarılar çıktı?
Alaplı’da Emre Öztürk adlı öğrencim Sakarya Üni. Devlet konservatuarını bitirdi. O Ses Çocuklar programında çok güzel performanslar gerçekleştiren Evin Bal ile ilkokul 1. sınıftan itibaren, 8-10 senedir beraber çalışıyoruz. Türkü söylemeyi çok seven çok da yatkın bir genç. Mehmet Ali Özer de O Ses Türkiye’ye topluluğumuzdan 2. katılan kişidir. Çok güzel performanslar sergilediler ve sahneler aldılar.
120 çocukla başlayan Turkuaz yolculuğu daha sonra nasıl gelişti?
Eğitim politikaları nedeni ile çocukların sosyal yönden kendilerini geliştirebilecekleri hafta sonları kurslara, dershanelere kaydığı için çocuklara ulaşamamaya başladık. Biz hala çocuklarla çalışmalar yapmak istiyoruz ancak kendilerine ayıracak vakitleri olmuyor maalesef. Bu yüzden, olayı bir üst gruba taşımak zorunda kaldık ve topluluğumuzu 20-50 yaş arası sınırlandı. Tabii ki turkuaz sanat topluluğuna BEUN Eğitim fakültesinden de gelen öğrencilerim var. 7’den 70’e topluluğumuza gelen herkese kapımız açıktır.
Yaptığınız çalışmalarda nelere dikkat edersiniz?
Yapılan her çalışmanın literatür ve terimsel anlamda form, tür ve yöresel karşılığını bilerek yapmak zorundasınız. Örneğin bir koro çalışması için öncelikle repertuvar belirlenir, koro çalıştırılır daha sonra solist, mekân belirlenir. Mekâna göre müzisyen sayınız, yerleşiminiz, kıyafetler, klasörler, davetiyeler ve afiş tasarımınız yapılır. Sunumunuzu belirlemeniz gerekir ve tekrar prova ile herşeyi birleştirip sahne alırız. Konserimizin bitiminde fotoğraf çekimi yapılır ve tüm bunların sonunda da bütün malzemeler yerli yerine koyuluncaya ve tüm hesaplar kapatılıncaya kadar devam eder bu çalışmalar. En son da yapacağınız bir toplantı, konser videosunun tekrar izlenmesi ve yapılacak kritikle birlikte konser bizim için bitmiş oluyor. Bizim etkinliklerimizin her birinin de bir amacı vardır. Titizlikle hazırlanmıştır. Dekor, sahne, tesisat, enstrüman kendi bütçemizi aşsa da, çözüm üreterek gereğini yapmaya çalışırız. Maddi unsurlar sadece sanatımızın devam etmesi için bize gereken bir araçtır. Konserlerimizin düzenli ve başarılı olması için tüm detayları düşünüp ona göre planlama yaparız. Örneğin Ege yöresi türküleri konserimizde Türkiye’nin tek profesyonel sipsi sanatçısı olan Ferhat Erdem’i çağırdık. Teklifimize ilk başta olumsuz cevap verdi ama gönderdiğimiz repertuvarı görünce: ‘Ege Bölgesinde böyle bir konser yapan hiç bir dernek yok; siz Karadeniz Ereğli’de bu kadar zor repertuvarla bu konseri nasıl vereceksiniz? Gerçekten çok merak ediyorum’ dedi. Ferhat Erdem üstadımız çok düşük bir ücret karşılığında konserimize yürekten katıldılar. Kendisi konser sonrası çok büyük keyifle çaldığını ifade etti. Konserlerimiz davet ettiğimiz müzisyenler için repertuar notalarını tek tek yazar, tüm hazırlıklarını yaparım. Başarılı etkinlikler düzenlemek için emek ve zaman harcamak zorundasınız. Tabiki eksiklerimiz olmaktadır. Fakat turkuaz sanat topluluğu profesyonel bir bilinçle amatör bir çalışma sergilemekteyiz. Konserlerimizde her türkü arasında uzun uzun sunular konuşmalardan kaçınırız pasaj pasaj ezgilerimiz çalar söyleriz.
Ereğli halkından müzik adına verdiğiniz tüm emeklerin maddi / manevi karşılığını alabiliyor musunuz?
Biz topluluk olarak bir konser için iki ay çalışıyoruz, en az 100 saat emek veriyoruz. Turkuaz sanat topluluğu olarak dernek evimizin tüm masraflarını karşılamak ve ayakta kalabilmek için üretiyoruz çalışıyoruz ve diyet ödüyoruz. Etiketi olan tek sanatçının bir konser organizasyonunda aldığı karşılığı biz elli kişi emek vererek alamıyoruz. Yaptığımız organizasyonlarda Konserlerimizin masraflarının karşılanması ve çorba paramızın çıkması bizim için yeterli oluyor. Ben topluluğum adına topluluğumda turkuaz adına emek veriyor.. Konserimizin başlangıcında insanlarla iletişimimizde samimi ve içten bir merhaba ile başlıyoruz ve konser sonunda türkü tadında bir, hoşça kalınız diyerek konserimizi sonlandırıyoruz. Kesinlikle halk dilinde konuşuyoruz. Gelen herkes de o türkü havasında gönüllerini bize açıyorlar; o yüzden çok samimi konserlerimiz oluyor. Konsere gelemeyip de maddi olarak destek olmak isteyen insanlar da çok oluyor. Her konserimize 150-200 yeni katılım oluyor, türkü dinlemeyi alışkanlık haline getirmemiş insanların gelmesi de türküleri sevdirmek amacına hizmet ettiği için bizi ayrıca mutlu ediyor. Kdz. Ereğli’de Halk müziği ve türkülerle bağı olan dernek kuruluş ve değerli emekçi insanlar var turkuaz sanat topluluğu olarak tüm etkinliklere bizzat katılarak destek olmaya çalışıyoruz.
Laz kültürü ile de yakından ilgilisiniz.
Annem babam Laz ama Kayseri’de büyüdüm ve bu kültüre olan merakımdan dolayı ortaokuldan sonra Lazcayı öğrendim. Bu konuda bütün çalışma gruplarıyla beraber çalıştım. 120’ye yakın Lazca derleme ve beste çalıştım. Laz dili alfabesi ve tarihi ile ilgili Gürcistan’a derleme gezilerinde bulundum. Batum’dan Tiflis’e kadar 5 sene boyunca kendimden bütçe ayırıp Laz kültürüne dair arşiv ve derleme ile ilgili araştırmalar yaptım.
Kendi besteleriniz var mı?
Konservatuvardan mezun olduktan sonra bu dünyaya kendime ait bir ÅŸeyler bırakmalıyım diye düşündüm ve beste yapabilmeyi çok istedim. 5 sene söz ve ezgi boyutunda bazı çalışmalar yaptım, yazdım çizdim, bir – çoÄŸunu da attım. sonuçta hiçbir ÅŸey yapamadım.: sonuçta ‘Şiir okumayan, edebiyatla alakadar olmayan bir müzisyen bilgi birikim sahibi olmadan fikir ve müzik üretemez ve benzeri olamayan ve dinlenebilir kalitede bir tek ezgi bile yazamaz. Yunus, Mevlana, Ceng, Külliyat ve divanlardan baÅŸlamayı planladım. Pir Sultan Abdal, DadaloÄŸlu, KaracaoÄŸlan, ÅŸah hatayi ve cumhuriyet dönemi çaÄŸdaÅŸ halk ozanı ve ÅŸairleri okudum. Nazım Hikmet, Sebahattin Ali, Hasan Hüseyin Korkmaz, Abdurrahim Karakoç ve daha nicelerinin ÅŸiirlerini okurken edebi kiÅŸiliÄŸi olan bu saygın insanların sanat ve felsefi yaklaşımlarını örnek aldım. OkuduÄŸum her ÅŸairin bana hitap eden ÅŸiirlerini bizzat daktiloya aldım ve kendi ÅŸiir seçki antolojimi kurdum ve bu eserlerin içerisinde besteleri yapılmayanların bir çoÄŸunu bestelemeye çalıştım.. Bir ÅŸair benim için ölümsüzdür. Mesela Âşık Veysel’i, Mahsuni’yi çok iyi tanıyorum. Birini tanımak için onun yazdığı ÅŸiirlere vakıf olmak yeterlidir. Bence ölümsüzlük budur. KaracaoÄŸlan’ı daha çok tanı – yorum. Bana KaracaoÄŸlan türkülerini neden bu kadar sevdiÄŸimi soruyorlar. KaracaoÄŸlan halk türkülerinin köşe taşıdır. Onunla ilgili yaptığım çalışmada; bildiÄŸimiz birçok türkünün sözünün KaracaoÄŸlan’a ait olduÄŸunu gördüm. Halk dilinde ÅŸiir yazmak ancak ve ancak ozanlık geleneÄŸinde olan bir ÅŸeydir. Benim de ÅŸiir denemelerim var ama altına imza atamıyorum. Ä°mzanızı attığınız anda, bu ÅŸiir toplum için yazılmıştır, kullanılabilir diyerek onaylamış oluyorsunuz ÅŸiirinizi. Bu da kolay bir iÅŸ deÄŸildir. En son konserimde örneÄŸin Türkiye çapında gerektiÄŸi kadar tanınmayan ama bence Karadeniz üzerine çalışma yapmış en büyük ÅŸairlerden birisi olan Abdi Ä°pekçi Barış Ödülü de olan YaÅŸar Miraç’tan birçok beste yaptım. Onun ÅŸiirlerini ezgisel olarak insanlara verdiÄŸimiz konserlerde duyurmaya çalıştım. Onun dışında KaracaoÄŸlan ve diÄŸer ÅŸiirlerden de ezgiler besteledim. YaÅŸar Miraç’ın ısrarıyla, onunla birlikte MESAM’ a gidip; 3 ayda yazıya geçirdiÄŸim 120 türküyü kaydettirdim. Herkes birer albüm getirir kayıt ettirirmiÅŸ, biz 3 saat boyunca form doldurduk orada; YaÅŸar Miraç bir daha da gelmem seninle buraya demiÅŸti.
Türküler son yıllarda oldukça revaçta. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Türküler televizyon dizi furyasından sonra herkes tarafından sevilmeye baÅŸlandı. Milyonlarca insanın seyrettiÄŸi diziler arasında koyulan bir türkü çok büyük kitlelere ulaÅŸtı. Bu anlamda televizyon sektörüne çok teÅŸekkür ediyorum. Gerçi telif hakkı yok vs. bu amaçla türkülere yöneldiler ama bizim için sonuç önemli. Küçük çocuklar bile kimi zaman hiç tahmin edemeyeceÄŸiniz türkü – leri mırıldanıyor bu sayede.
Topluluğunuzda bulunmanın avantajları neler?
Bilinç denilen ÅŸey; okumak, paylaÅŸmak, sahneye koymakla alakalıdır. Bilinç aynı zamanda bir insanın kafasına attığınız taÅŸ misalidir. O taşı attığınız zaman insanlar bir sendeler, bakmaya baÅŸlarlar ve bakınca da görürler. Biz arkadaÅŸlarımızla birlikte kendimizi yurdum insanının manzaralarından kurtarmak istiyoruz. Çünkü televizyon programlarının çoÄŸu haberler dâhil, magazin ve popüler kültür dayatmalarıyla geçiyor. Bunları seyredip mutsuz olmaktansa burada türkü söyleyerek mutlu olmayı tercih ediyoruz. 15 yıldan beri Pazartesi, ÇarÅŸamba günleri hiç bir çalışmamı aksatmak – sızın hazırlıklarımı yaparak çalışmalarımı sür – dürmeye devam ettim hala da çalışmaktayım.
İlçemizde performans gerçekleştirmek için yeterli sahnemiz var mı?
Sadece Kdz. Ereğli’de değil; Türkiye genelinde konser salonları konusunda ciddi yetersizlik vardır. Büyükşehirler hariç tüm il ve ilçelerde yapılan çalışmalar; çok amaçlı salonlar, nikâh salonları varsa gösteri salonlarında sergileniyor. Ereğli’deki salonlar ile ilgili şunu söyleyebilirim: Maalesef bugüne kadar Ereğli’ye yakışır bir Kültür Merkezi yapılamadı. AKM şu an açık olsaydı maalesef haziran ayından bu zaman kadar kapalı. AKM sinema salonu ve Erdemir Kültür merkezi salonları Ereğli için yeterli değildir. 400 kişilik bir konser salonunu yetersizdir, hangi organizasyonu yaparsanız yapın finans edemezsiniz. Konser salonu konusundaki ihtiyaç Sadece bugün için değil, geçmişten beri böyle devam etmektedir. Erdemir Kültür Merkezi artık özel bir kurumdur, fakat toplumsal sorumluluk çerçevesinde Kdz Ereğli halkı Erdemir yönetiminden sanatı sporu ve diğer sosyal dayanışma konusunda gereken hizmet ve sorumluluğu yerine getirmesini beklemektedir. Erdemir Kdz. Ereğli’nin yüz akıdır fakat artısı ve eksi yönleriyle sanayi kurumudur. Yaşadığımız ve soluduğumuz hava bizler için sağlığımız değerlidir.
AKM’nin yerine, tüm yasal sorunlar aşıldıktan yapılacak bir proje var; bu projeyi inceleme şansınız oldu mu?
Evet, inceledim ve AKM Sinema salonu ve diğer mekânların yıkılması çözümü daha da zorlaştırır. Şu an ki hali ile AKM’ ye dışarıdan herhangi sanatsal topluluğu (Halk Dansları, Opera, Devlet Tiyatrosu vb.) getiremezsiniz. Bir sahnenin dünya standartlarında ölçüsü vardır ve bu 1000 yıl öncesinden Aspendos, ya da Efes antik tiyatroları örneğini düşünelim yıl 2017. Kdz. Ereğli’ye yeni bir Kültür Merkezi yapılacaksa standart ölçülerde en az 1000 kişilik bir proje dâhilinde yapılması gerekir diye düşünüyorum. Aksi takdirde Avrupa kenti Turizm kenti Kdz. Ereğli vs. söylemlerin içi boş kalacaktır. Açıkçası kültür merkezi yapılacaksa ve de Standartlara uyulmazsa yapılan emek ve para boşa gidecektir.
Sizce sahne dışında Ereğli’nin sanatsal anlamda en büyük eksiği nedir?
Bence kesinlikle EreÄŸli’ye bir Devlet ya da Belediye Konservatuvarı gerekiyor… Akademik anlamada eÄŸitim almış birçok genç için olumlu bir adım olur. Tiyatro, müzik, resim gibi baÅŸlıca sanatsal alanlarda eÄŸitimin EreÄŸli de olması gerekiyor. Sanat kültür tarih ve spor alanlarında hizmet yapmadığımız takdirde EreÄŸli yerinde saymaya devam edecektir.
Anadolu çok kültürlülüğün en güzel örneğidir dünyada. Farklı diller, şiveler, dinler, farklı kültürler, farklı türküler, farklı yemekler. Hepsinin birbirine karıştığı nadir yerlerdendir. Zenginliğimiz buradan gelir. Ciddi olarak bir kültür mozaiğidir ve bu anlamda Anadolu olmak güzel bir şeydir.
Her sene kaç konser veriyorsunuz?
Her sene konulu 3 proje yapıyoruz. Hiçbir zaman kendimizi tekrarlamıyoruz. Bu sene ilk Karadeniz Ezgileri ile ilgili bir konser verdik. “SES, SÖZ VE SAZ†şiir dinletimizi 2018 Ocak ayında sunacağız. Ve devamında Musa Eroğlu Türküleri yapacağız. Semah ve Deyişler Konseri vereceğiz. Bir de Karma Türküler projemiz var. Daha önceki yıllarda Azerbaycan, Ege, Karacaoğlan, Karadeniz, Mahsuni Şerif Türküleri Konseri gerçekleştirmiştik. Umarım 2018 yılı sanat ve kültürel anlamda başarılı etkinlikler olur.
Başka ne tür projeler var sırada?
Toplumsal Sorunlara da oldukça duyarlı bir topluluğuz. Engellilerle ilgili bir proje hazırlamak konusunda çok araştırdık, aynı zamanda kaş yaparken göz çıkartmayalım diye çekindik. Toplumsal duyarlılığımız var ama davranış olarak bunu sergileyemiyoruz. Engelli konusunda şiirler yazdım ve bir kaç beste yaptım. 2018 yılında tüm kamu kurumları, okullar, özel eğitim merkezleri ile ortak düzenlenecek büyük bir proje var. Toplumun engelsiz olan bölümünün engelli olan bölümüne nasıl davranması gerektiğini, onlara karşı olan bakış açılarını, iyi niyetlerini nasıl paylaşmaları gerektiğine dair büyük bir konferans düzenleyeceğiz. Önce toplumumuza engelli vatandaşlarımıza olan farkındalığımızı anımsatmak adına bu konuda eğitim ve konferanslar verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Engelli insanlarda toplumun bir parçası neden beraber aynı ortamlarda sevgimizi saygımızı hoşgörümüzü paylaşmayalım. Engelli insanların hayatlarını zorlaştıran bizler değil miyiz?
Bu zamana kadar en çok hoşunuza giden konseriniz hangisi oldu? İleride yapmaktan heyecan duyacağınız hangi projeler planladınız?
2015 yılında yaptığımız Karacaoğlan Konseri çok farklıydı bana göre. Bu projede kendi yaptığım 17 ezgiyi de sahneye koydum. Uzun Mehmet’le ilgili bir proje vardı. Hazırladığımız bu proje AKM’nin kapalı olması nedeni ile gerçekleştirilemedi. Umarım ileride bu projeyi gerçekleştireceğiz. Gerçi Uzunmehmet’in gerçek bir tarih olmadığını belirten Ereğlili tarihçiler de var ancak Uzun Mehmet ülke çapında tarihin sayfalarına geçtiği ve Ereğli’nin simgelerinden biri olduğu bence önemli olan budur. Ereğli’de bulunan insanların sahiplenmesi gerektiğini ve bir simge olarak yaşatılmasını düşünüyorum.
RİVAYET Mİ GERÇEK Mİ UZUNLARIN MEHMED’İ
Çok bilinir dünyada, Barbara’nın yortusu
Osmanlı’ya kömür satar, İngilizin baronu
Memaliki ÅŸahanede, karataÅŸ taharrisi
Musevi’den Osmanlı’ya, hediye Buğu gemisiKestaneci köyünden, Uzunların Mehmed’i
Damar damar kara altın, akar Neyren deresi
Bir kestirme yol vardır, sırtta buğday sepeti
Un öğütür Mehmed’im, somun ekmek neş’esiBahriyedir askerde, Uzunların Mehmed’i
Teskeresi elinde, dönüş Bender-Ereğli
Arar durur kömürü, aşar dağı tepeyi
Zemheride karataş, kardan adam gözleriPadışah fermanında, mükâfatın hecesi
Altı yüz kuruş aylıkla, elli altın kesesi
Leblebici hanında, zehir dolu kahvesi
Tarihin sayfasında, var mıdır ki böylesiRivayet mi? Gerçek mi? Uzunların Mehmed’i
Sekiz yüz yirmi dokuzdu, dokuz kasım senesi
Karataşı O! Buldu, Ereğli’nin efesi
Ha rivayet, ha gerçek laf-ı gûzaf gerisi5 Eylül 2017 Cihangir BİLGİN
Ereğli türküleri ile ilgili ne gibi çalışmalar yaptınız?
Ben Ereğli’ye geldiğim andan itibaren Ereğli türkülerini seslendiren mahalli sanatçılarla tanışmakla işe başladım. Zonguldak Valiliğinin hazırladığı bir kitapçık projesinde yer aldım. Ereğli ve Zonguldak genelindeki yöresel türküler, ağıtlar, ninnileri, ezgileri notaya aldım ve yaptığımız çalışma kitap olarak basıldı. Bu çalışma bana Ereğli’de de bir kültür var ve bunun araştırılması gerekiyor fikrini verdi. Rahmetli Muazzez Abla ile tanıştım. Evi tam bir antika dükkânıydı. Şiirler, şarkılar, fotoğraflar, eşyalar. Ondan aldığımız ağıtlar, ninniler, maniler oldu. Onun dışında Bayat köyünden, Cemaller ’den, Alaplı’nın bazı köylerinden derlemeler yaptık. Daha önce Halkevinin çıkan yayınlarından da faydalandık. Ertan Özdayı gibi büyüklerimizle görüştük. Bir de Alaattin Gelen faktörü var Ereğli’ de Ereğlili olmamasına rağmen Alaaddin GELEN burada yaşamış ve Ereğli’ye ait türküleri ortaya çıkarmış albümlerinde Ereğli temalı ezgiler yapmıştır. Ereğlili yöresel sanatçı v müzisyen Sn. Sarmacı Metin ile tanışıp; Bozhane Türküsünü kendisinden derlemiştik. O da vefat etti. Ereğli ait türküleri manileri, ninnileri son bilenler de artık yok denecek kadar az. Ereğli’ye geldiğimden beri yıllar boyunca son kalan temsilcilerden ya da çocuklarından toparlamaya çalıştık, bu değerleri toprak altına gitmekten kurtardık… Ereğli Türküleri ile ilgili toparladığımız tüm bu çalışmaları Kültür Bakanlığı ve TRT ile yazışmalarda bulunup; bir televizyon programına aktarmak planlarımız arasında var. Türkülerin notaları hazır ve TRT repertuvarına götürüp onaylatacağız.
Sadece Kdz.Ereğli kültürüne ait bir performans gerçekleştirdiniz mi?
Ereğli kültürü ve Ereğli türküleri ile ilgili yaptığımız projeyi geçmişte sahneye koyduk. Yakın zaman da kaybettiğimiz dostumuz sn Ali Deliak ta bu etkinlikte bizimle beraber emeğini paylaşmıştı. Davulu zurnası çiftesi ile bir Ereğli Düğününü, Geleneksel kostümleri, tekerlemeleri, manileri ve türküleri ile 40 dakikalık ciddi bir proje olarak sahnelemiştik. Bu programı festival etkinlikleri çerçevesinde Erdemir Kültür Merkezinde sunduk ancak o günkü Festival programı içinde Kadir İnanır ve Türkan Şoray vardı. Bütün Ereğli halkı oraya koştu ve o yüzden program seyircisine ulaşamadı. Bu yaptığımız program benzerini daha detaylı bir çalışmayla TRT’de sunmayı düşünüyoruz.
Sanatçı muhalif midir?
Tabiki Sanatçı muhaliftir, sürü politikasından ayrılır, olması gereken budur. Ben kendimi bir sanatçı ünvanı taşıyan biri olarak görmüyorum. Sanat ve kültür adına bir icracıyım.. Ürettikleriniz gelecekte değer bulursa imza atığınız eser sanatsal bir platform bulur. Muhalif olmak herşeye itiraz etmek demek değildir. Fakat herkesin yürüdüğü yoldan giderseniz; insanlara böyle de bir yol var diyemezsiniz. Sanatçının asli görevi budur. Kişisel bakışımızda, ideolojimizde bunu yaşayabiliriz tabii ki. Muhalif sanat yapmak bu ülkede ve son zamanlarda hiç yapılamıyor tabiki.. 93 faili meçhullerinden biri dizi aydını Uğur Mumcu’yu, anma etkinliği çerçevesinde anma etkinliği yaptık. 93 sürecinde Her ideolojiden insanlar hayatlarını kaybettiler. Anma programımıza İnsanlar korkarak geldiler. Her kesime seslendik. Topluluğumuzda da her kesimden her ideolojiden arkadaşlar var. Bizim amacımız toplumun her kesimini ortak paydada buluşturmak. İnsanlar fikirleri farklı da olsa, yan yana oturamıyorlarsa ne uygarlık ne de medeni insan olabilmek imkânsızdır.
Bu keyifli sohbet için Cihangir Bilgin ve Turkuaz Sanat TopluluÄŸuna içten teÅŸekkürlerimizi sunuyoruz. Konserlerde görüşmek ümidiyle…