Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
2 Eylül 1979 tarihinde İstanbul’da doğdum. Doğduktan hemen sonra ailem ile birlikte Ereğli’de yaşamaya başladım. Cumhuriyet İ.Ö. Okulu ve KEAL’de okudum. 1997 senesinde AFS ile değişim öğrencisi olarak gittiğim İsveç’te 1 sene Ekonomi okudum. Bu bir sene benim için dönüm noktası oldu. İsveç’te hem çok iyi bir ailenin yanında kaldım – onlar benim ikinci ailem oldular- hem de gelecekte eşim olacak kişi de dahil olmak üzere çok özel arkadaşlıklar edindim. 1998 senesinde girdiğim İstanbul Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünden 2002 senesinde bölüm 3.sü olarak mezun oldum. Üniversitede okurken sırasıyla Kablonet, Digitürk ve THY firmalarında çalıştım. Bunun yanında Türk-İsveç Dostluk Derneğinde gönüllü olarak çalıştım. Sonrasında Yönetim Kurulu üyeliğine kadar yükseldim. Bu süre zarfında Türkiye’de çalışan İsveçli firmalar ile tanışma fırsatı yakaladım. 2002 senesinde bitirme ödevimi yaparken tanıştığım ve bazı proje – lerde part time olarak çalıştığım Atlas Copco firması ile 2004’te full time pazarlama asis – tanı olarak göreve başladım ve satış, ürün uzmanı gibi çeşitli görevlerde bulundum. 2007’de Kompresör bölümünden Maden – İnşaat bölümüne Ürün Müdürü olarak geçtim. 2011- 2016 seneleri arasında yurt dışında birçok yöneticilik, kişisel gelişim, finans seminer & eğitimlerine katıldım. 2016 senesi Kasım ayından itibaren de Atlas Copco’nun İsveç – Fagersta’daki genel merkezinde Rotary, Raiseboring ve Oil&Gas Ürün Grup Müdürü olarak çalışıyorum. Ailecek artık İsveç’te yaşıyoruz. 8 yaşında bir oğlum ve 2 yaşında bir kızım var. Aktif olarak AFSGD – AFS Gönüllüleri Derneği’nde çalışıyorum. Ayrıca vakit buldukça üniversitelerde genç maden mühendisi adaylarına seminerler veriyorum.
En son ne zaman Ereğli’ye geldiniz? Bu süreçte Ereğli’de nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
En son 20 Mayıs 2017 tarihinde mezunlar günü için gelmiştim. Ereğli’de yaşadığım 1979 – 1997 seneleri ile şimdiki Ereğli’yi karşılaştırdığım zaman birçok fark görebiliyorum. Bunlardan bir tanesi Ereğli her geçen gün kalabalıklaşıyor gibi geliyor. Özellikle şehrin girişi değişiyor ama büyüdüğüm mahalle, babaannemin evinin olduğu yerler – de çok büyük bir değişiklik yok. Son yıllarda özellikle sahil şeridimiz çok güzelleşti. Sadece Elif Otelden sonraki Erdemir ofisine giden yol üzerini çok kalabalık buluyorum. Onun dışında başta eşim olmak üzere şehir dışından gelen tüm arkadaşlarım Ereğli’yi çok sevdiler. Ben de çok seviyorum.
Ereğli’nin en çok neyini özlüyorsunuz?
Sakinliğini demek istiyorum ancak son zamanlarda geldiğimde kalabalıklaştığını düşünüyorum. En çok özlediklerim, öncelikle akrabalarım ve arkadaş ortamımız, sonrasında yemek olarak tabi ki balık, pide, simit ve çilek reçeli. Birde Çınaraltı’nda oturup çay içmeyi özlüyorum. Ben pazara gitmeyi çok severim. Pazardan kütür kütür yeşil erik almayı özlediğim zamanlar da oluyor.
Ereğli ile ilgili hatırladığınız ya da unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Ereğli’deki çocukluğumuz dolu dolu geçti. Özellikle lise yıllarında tekne ile balık tutmaya gitmeyi çok seviyorduk. Sevgili çocukluk arkadaşım Murat Şehirlioğlu ve sevgili kuzenim Burak Çelebi ile birlikte bir öğlen balıktutmaya çıktık. Etrafta bir sürü tekne Askeriye Plajı’nın açıklarında balık tutuyordu. Havanın kapalı olmasına rağmen biz de onlara katıldık. Attığımızı tutuyor, tekneyi balıkla dolduruyorduk. Tam o sırada tüm tekneler hareketlendi ve limanın içine doğru hızla gittiler. Sırtımız ufka dönük olduğu için ne olduğunu anlamadık. Ama dönüp baktı – ğımızda gökyüzünde simsiyah bulutlar vardı ve aniden yağmur yağmaya başladı. Biz de limana doğru korkarak kaçmaya başladık. Aynı anda bizden haber alamayan babam, yeni aldığı dürbünle limana bakıyormuş. O da ‘Allah Allah bu fırtınada balık tutmaya çıkan çılgınlar kim?’ diye düşünüyormuş, dürbünü biraz daha yaklaştırınca, teknede – kilerin biz olduğunu fark etmiş. Döndüğü – müz zaman bize çok kızmıştı. Bunun dışında Anadolu Lisesindeki müzik, sanat ve bilimle dolu geçen yıllarımızı yaz – mak, anılarımızı paylaşmak çok isterdim. Şu anki eğitim sistemi ile karşılaştırdığımız zaman, gerçekten çok özel ve değerli öğret – menlerimizden, çok güzel bilgiler öğrenmişiz. İlkokul öğretmenim Fitnat Saraç’tan bu yana ufkumuzu açan, bizleri sonuna kadar Atatürk ilkeleri ile yetiştiren öğretmenleri – mize minnettarım. Onların sayesinde bugün bulunduğumuz mevkilere geldik.
Ereğli denildiğinde aklınıza gelen 3 şey nedir?
Çınaraltı, Pide, Simit.
Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Seyahat etmek, yürüyüş yapmak, müzik çalmak, dinlemek, söylemek, oğlumla birlikte keşif yapmak, kitap okumak, yemek yapmak, arabalar ile ilgili televizyon programları seyretmek.
Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir?
Ailem ile birlikte vakit geçirmek, müzikle uğraşmak (dinlemek, gitar çalmak, şarkı söylemek), arkadaşlarım ile görüşmek, yürüyüş yapmak, yeni yerler keşfetmek.